AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ TARİH KULÜBÜ by SEZGİN
  TÜRK DÜNYASI
 


Azerbaycan Cumhuriyeti

          18 Ekim 1991'de bağımsızlığına kavuşmuştur.
          Yüzölçümü: 86.400 km2
          Nüfusu: 8.000.000
          Başkenti: Bakü

Azerbaycan Parası Manat

 

Tarihi

          Azerbaycan'ın adı konusunda değişik görüşler bulunmaktadır. Burayı (M.Ö. 323) yöneten komutanlarından Atropates'ten geldiği söylendiği gibi "Od" anlamındaki azer sözcüklerinden geldiği de belirtilmektedir. Ancak, bu yer adının etimolojisi yapılırken, bu bölgede egemenlik Süren Kasar (Hazar) Türkleri'nin ismi de göz önüne alınmalıdır ve kaynaklara göre gerçek payı da büyüktür.

          Türklerin Azerbaycan'a gelişleri tahminini ve M.Ö. Saka-İskit döneminde başladığı savunulmaktadır. M.S.395'te Hun Türkleri Balkanlar'a inerken bir kısmının Kafkaslar yoluyla Anadolu'ya ve Azerbaycan'a sarktıkları bilinmektedir.

          Selçuklu Türkleri'nin Azerbaycan'da görülmeleri ise 1015-1021 yılları arasındadır. Sultan Alpaslan zamanında Azerbaycan'da Türkmenler sayesinde Azerbaycan'ın Türkleşmesi kolay gerçekleşmiştir. Azerbaycan daha sonra İlhanlıların egemenliğine girmiş ve bir süre Altınordu Devleti'nin hakimiyetinde kalmış, Akkoyunlu ve Karakoyunlular döneminde Türk nüfusu bakımından en yoğun dönemini yaşamıştır. Daha sonra Azerbaycan'da Safeviler, Afşar ve Kaçarlar hüküm sürmüşlerdir.

          Bundan sonra, sırasıyla Şeki, Gence, Bakü, Derbent, Kuba, Nahcivan, Revan, Tebriz, Urmiye, Erdil Hanlıkları dönemi başlamıştır. Azerbaycan toprakları Rusların egemenliğine girdikten sonra Revan'a ve Karabağ'a Ermeniler yerleştirilmeye başlanılmıştır.

          Azerbaycan Türkleri 1918-1920'de Kafkasya kurultayını toplamış ve 28 Mayıs 1918'de de ulusal Azerbaycan Devleti'ni kurmuşlardır. Ancak 1920 de Kafkasya ötesi Sosyalist Sovyet Cumhuriyetlerine katılmak zorunda kalmış, 30 Eylül 1991 de SSCB çöküşüyle bağımsızlığını yeniden ilan etmiştir.

          Azeriler Kafkasya bölgesinin en büyük Türk bölümünü oluşturmaktadır. Asya'da ve Kafkasya'daki Türk halklarının en okumuş ve kültürlüleridir. Bugüne kadar Kafkaslarda ulusal ve ırksal uyanışın merkezi hep Bakü olmuştur. Bu düşüncenin isim babaları Hüseyinzade Ali, Ağaoğlu Ahmed, Ali Merdem Topçu Beydir.
 

Coğrafi Konumu

          Azerbaycan 38°- 25 kuzey enlemleri ile 44°- 50 doğu boylamları arasındaki coğrafi bölgeye yerleşmiştir. Sınırların uzunluğu 3600 km dir. Azerbaycan 657 metre deniz seviyesinden yüksektir ve topraklarının %50 si dağlık alanlardır. Dağlık alanlar Büyük Kafkasya, Küçük Kafkasya ve Talış dağlarından meydana gelmektedir. En yüksek yeri Tufandağı 4489 metredir. Hinal dağı, Delidağı, Kedidağı önemli dağlarıdır. Kur - Aras Ovası en büyük düzlüktür.

          Azerbaycan iklimi dünyadaki 11 iklim çeşidinden 9 una sahiptir. Yıllık ortalama sıcaklığı 10° nin üzerindedir. En büyük gölü 17,5 km2 ile Hacıkabul gölüdür. Sarısu, Candakar, Açınonur, Büyük Sur ve Göygöldür.

           Azerbaycan'ın en uzun nehri ise 1364 km Hazar denizine dökülen (Kura) Kür Nehridir. Kür'ün bir kolu olan Aras ise 1072km dir. Azerbaycan'da, Mingeçevir, Sarsank,Ceyranbatan ve Arapçay barajları bulunmaktadır. Başkenti Bakü'dür. Dilleri Batı Oğuzcadır ve Azeri dillerine sahiptir.


Yukarı Karabağ Özerk Bölgesi

Yüzölçümü: 5500km2
Nüfusu: 295.000
Başkent: Nahçıvan
Azeri toprağı olan Karabağ bugün Ermeni işgali altındadır ve bir milyon Azeri yurtsuz bırakılmıştır.


Sosyal Yapı

          Azerbaycan da Aile bağları çok güçlüdür ve genç nüfusa sahiptir. Erkeklerde yaş ortalaması 65.7, kadınlarınki de 73.5'dir. Ortalama yaşam 69.9 dur.




Kazakistan Cumhuriyeti

          16 Aralık 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur.
          Yüzölçümü: 2.717.000 km2
          Nüfusu: 17.000.000
          Başkenti: Astana

Kazakistan Parası Tenge

 

Tarihi

          Türkçe'de "Kazak", sözcüğü özgür, bağımsız, yiğit, cesur anlamına gelmektedir. Kazakların kullandığı dil; Kazak Türkçesi Tatar, Başkut, Nogay, Kırgız, Kıpçak lehçeleri arasında yer alır. Kazak Türkçesi'nin gelişmesi ise Ibray Altınsanın, Çokan Velihanou'un ve Abay Kuranbaydı'nın çalışmalarıyla gelişmiş ve Kazaklar arasında konuşma ve yazı dili gelişme göstermiştir. Ayrıca Arapça ve Farsça'dan daha az etkilenmiştir.

          Kazakistan da yapılan kazılarda elde edilen buluntuların Yenisey motiflerine benzediği dikkat çekmiştir ve özellikle Kök Türkçe mezar kitabeleri üzerinde bilim adamlarının yaptıkları araştırmalarda Kazakistan'daki Türk varlığıyla ilgili önemli belgeler çıkarmışlardır. Altaylarda bulunan demir eritme ocaklarına Kazakistan'da da rastlanmış, Güney Kazakistan'da, ok uçları, kama sapları, bulunduğu görülmüştür.

           Ancak Kazakların ortaya çıkışları çok eskilere gitmesine karşın tarihi kaynaklara göre Cengiz Han'ın torunları zamanına rastlamaktadır. Kazaklar kendilerinin Alaş-Alaç adlı Ata'dan geldiklerine inanırlardı. Bu Ata'nın üç oğlu olduğu, bunlarında üç kazak boyunu meydana getirdiklerini kabul ederlerdi.

           Geleneksel olarak göçebe olan kazakların tarih sahnesinde etkili olmaları ise Özbek Hanları devrinde olur. Bu dönemde Kazaklar Canı Bel'in Oğlu Kasım Han İdaresinde Balkaç bölgesinde yaşarlarken, bir kısmı da Burunduk Yönetiminde Urallarda yaşıyordu. Daha sonra Kasım Han, Bütür. Kazakları kendi egemenliği altına alır (1520). 17. yüzyılda ise Tevka Han, Kazak Türklerinin yasal kurallara bağlar. Ancak 17. ve 18. yüzyıllarda Ruslar Türkistan'da önemli işgallerde bulunur. Bu olaya Kazaklar büyük tepki gösterir. 1783'te Sırım Batur önderliğinde Kazaklar bir ayaklanma başlatırlar.

          Kazak önderler 1906 da halkta ulusal (milli) bilincin uyanmasını sağlarlar. 1916 da harekete geçerler ve 1917 de Umumi Kazak Kongresini toplayarak Orenbur'u Başkent yaparlar. 1924 de otonom olarak başkentlerini Ak-Mescit'e taşırlar ve 1936 da Sovyetlerin bir üyesi statüsünü kazanırlar.

          Kazakistan 1990'da egemenliğini, 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiştir. Kazakistan Cumhuriyeti Birleşmiş Milletlerin bir üyesi olmuştur.


Coğrafi Konumu

          Kazakistan yüzölçümü 2.717.300 km2 dir. Kuzeyde ve Batıda Rusya Federasyonu, Doğuda Doğu Türkistan, güneyde Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ile çevrilidir. 45*-87* doğu boylamları ile 41°-57° kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. Kazakistan geniş bozkırlarla kaplı olup geriye kalan tüm arazinin yarısı çöldür. İklimi yazları kurak ve sıcak, kışları sert geçen karasal iklim özelliklerini taşımaktadırlar. Kazakistan, Aral, Balkaş, Alakol, Tengiz, Zaysan, Selatitengiz Gölleri ve Ural, Emba, Seyhun(Siriderya), Sarısu, îli, îrtiş Nehirleri önemli su kaynaklarıdır.

          Kazaklar Orta Asya'nın en kalabalık Türk milletidirler ve toplam nüfus 17.000.000. dur. Bu nüfusun % 48 Kazak % 34 Rus, % 6 Ukraynalı, % 4 Alman, % 8 de diğer uluslardır. Ayrıca, Doğu Türkistan'da 650.000, Moğolistan Halk Cumhuriyeti'nde 40.000, Afganistan'da 3.000 Kazak'ın yaşadığı kaynaklarda verilmektedir. 1950 den sonra Çin'den SSCB'ye önemli bir kazak göçü olmuştur. Bunların dışında 590.000 Sovyet Kazağı'nın Volga, Ural ve Batı Sibirya bölgesinde yaşadığı bilinmektedir. Ortalama nüfus yaşam süresi 69 yıldır. Km2ye 2.6 kişi düşmektedir. Şehirleşme oranı % 57 dır. Çalışabilir nüfusun % 81'i istihdam edilmiştir.

          Önemli şehirleri Alma-Ata, Karakanda, Çimkent, Petropavlosk, Sempalatinsk ve Astana'dır. Başkent Astana'ya 1998 yılında taşınmıştır. Kazaklar 19.yy da Müslümanlaşmışlar ancak Orta Asya Türk Cumhuriyetleri içinde en az İslamlaşmış olanıdırlar.


Sosyal Yapısı


Eğitim

          Göçebe olarak doğan ve 19. yy.'ın sonunda yerleşik yaşama geçen Kazaklar XVIII. ve XIX yy. başlarından itibaren sağlıklı bir eğitim çalışmalarına başlamışlardır.

          İlk kez 1823'te Cihangir Han cami ve okullar açılmasını sağlamış, 1841'de de Kazak Lise'si kurulmuştur. Kazaklar bütün yaşamları boyunca Rusların, Ruslaştırma ve Hıristiyanlaştırma politikalarına şiddetle karşı koymuşlardır. Büyük Türkçü İsmail Gaspiralı'nın bu konuda ve Kazakistan'da ileri anlamda çalışmaları olmuştur. Böylece 1958'de Kazak okullarında Kazak tarihi okutulmaya başlanmıştır. 1988 de alınan bir kararla "Kazakça" resmi dil olarak kabul edilmiştir.

          Bugün Kazakistan'da Kazak Devlet Üniversiteleri, Kazakistan Bilimler Akademisi, El Farabi Üniversitesi, Ahmet Yesevi Üniversitesi bulunmaktadır.

          Türk Dünyası'nın büyük düşünürü Ahmet Yesevi'nin türbesi buradadır.


Kırgızistan Cumhuriyeti

          31 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur.
          Yüzölçümü: 198.500 km2
          Nüfusu: 5.000.000
          Başkenti: Bişkek

Kırgızistan Parası Som

 

Tarihi

         Dört büyük Orta Asya Türk halklarının en küçük grubunu Kırgızlar oluşturur. Orta Asya'da yaşayan Kırgızlar, tüm Kırgızların yüzde 90'ını kapsar. Doğu Türkistan'da 80.000, Afganistan'da 25.000 Kırgız'ın yaşadığı tahmin edilmektedir. Kuzey Türkleri ya da Doğu Hun grubuna ait bir dili konuştukları bilinmektedir.

         Çin kaynaklarına bakıldığında Kien-Kun, Ki-Ku gibi adlandırmalar, Kök Türk metinlerinde Kırkız, Tibetçe'de gir-Kiz şeklinde geçtiği görülür. Söylencelere göre Kırgızlar "Kırk Kiz" ya da "Kır-ları (Dağları) gez" anlamına gelen Kırgız'dan geldiği varsayımı MÖ:2-l asırlarda Hunlar ile ilgili anlatılan olaylarda görülür. Kırgızlar Tanrı Dağları'nın doğusu ile Tannu-Ola arasında ortaya çıkmışlardır. Tarihi kaynaklara göre ise Kırgızlar 13. yüzyıldan sonra da bugünkü yurtlarına gelmişlerdir. Kırgızların mezar taşlan üzerinde ve Yenisey Irmağı boylarında yapılan kazılarda yukarı Yenisey Irmağı bölgesinde yaşadıkları görülmektedir.

         Kırgızlar 9. yüzyılda Uygur Kağanı'nı öldürerek Türk devletinin başına geçmişler, önce Özbek hakimiyetini daha sonrada Kazak egemenliğini kabul ederek birlikte yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Arkasından da Kalmukların egemenliğine girmişler ve Tanrı Dağlarının batısına göç etmişlerdir. 1207 de Cengiz Han Moğolistan'ı hakimiyeti altına almıştır. Kırgızlar 1700 yıllarında Hokand Devletinin egemenliğine girmişler ve çoğunluğu alarak devlete el koymuşlardır. 1876 yılında Hokand Rusların eline geçmiş, 1924 te Kara Kırgız Özerk Oblast'ı kurulmuş, 1926'da Özerk Cumhuriyet, 1936'dadaSSCB katılmışlardır. Kırgızlar, 15Ağustos 1990'da egemenliklerine, 31 Ağustos 1991'de de bağımsızlıklarına kavuşmuşlar ve tarihin her döneminde dillerini korumuşlardır. Kırgızlar % 98 dillerine bağlı olmuşlardır.

         Bu konuda Manas Destanı'nın büyük yararını ve etkilerini görmüşlerdir. Zaten Kırgız dilinin bu denli sağlam kalmasının nedeni de Manas Destanı'dır.


Coğrafi Konumu

         Kırgızistan'ın yüzölçümü 198.500 km2 dir. Kuzeyde Kazakistan Güneydoğu ve doğusunda Çin Halk Cumhuriyeti, Batısında Özbekistan ve Güneybatısında da Tacikistan bulunmaktadır.

         Kırgızistan coğrafi konum olarak 71°-80° doğu boylamları ile 39*-43* Kuzey enlemleri arasındadır. Kırgızistan'ın yüzey şekilleri genellikle dağlıktır ve ekili alanları azdır.

         Kırgızistan'ın Başkenti Bişkek (450.000) dir, önemli şehirleri ise Calabibad, Karagöl, Talas, Narin, Çolpan Ata, Karahol, Issık Köl'dur.

         Önemli nehirleri, Narin, Kursab. Talas, Kızılsu, Kursab'dır. Kırgızistan adeta bir göller ülkesidir ve üç bine yakın göl bulunmaktadır. Dünyanın ikinci en büyük krater gölü "Issık" gölü buradadır. Kırgızistan'da yer yer değişik iklim tipleri görülürse de genelde yazları sıcak ve kurak, kışları sert-karasal iklim özellikleri egemendir.


Eğitim

         İlk dönemlerde, göçebe olan Kırgızlar arasında eğitim yaptırmak oldukça zor olmuştur. Ancak, diğer Türk Cumhuriyetleri'nde olduğu gibi İsmail Gaspiralı'nin etkileri, Kırgızistan'da da görülmüştür. Modern anlamda eğitime ise Sovyet döneminde başlanmıştır. Yedi yıllık ilköğretim bitirme zorunluluğu 1934 de konmuş ve 1950'lerde ancak gerçekleştirilebilmiştir.

         1991-1992 verilerine göre ise okul sayısı 2000, öğrenci sayısı ise 1.000.000 dır. Ülkede bir Kırgız Devlet Üniversitesi bulunmaktadır ve burada 13.370 öğrenci okumaktadır. Bu üniversiteye bağlı Enstitüler vardır. Dünyanın en uzun ve doğal (tabii) destanı olan ve Birleşmiş Milletler tarafından 1000. yıl kutlamaları yapılan Manas Destanını Kırgızlar yaratmışlardır.


Nüfus


          Kırgızistan nüfusunun yarısından fazlasını Kırgızlar oluşturmaktadır. Ülkede 80'e yakın etnik grup mevcuttur. Bunların içerisinde 750.000 kişiyle Rus kökenliler ve 600-800.000 kişiyle Özbek kökenliler başta gelmektedir. Ayrıca zaman zaman etnik ihtilaflar da su yüzüne çıkmaktadır. Özbek nüfusun yoğun olduğu Oş bölgesinde toprak anlaşmazlığı nedeniyle Kırgızlar ile Özbekler arasında bağımsızlık öncesi ciddi çatışmalar meydana gelmiştir.

          Bağımsızlık sırasında 100.000 kadar olduğu sanılan Alman kökenli nüfusun 70 bini göç etmiştir. 1993 yılında had safhaya erişen Rus kökenlilerin göçü ise artık durmuş.





Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

          15 Kasım 1983 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur.
          Yüzölçümü: 3355 km2
          Nüfusu: 265.000
          Başkenti: Lefkoşa

                                

                  
         Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) veya Kıbrıs Türk Devleti Akdeniz'de yer alan en büyük üçüncü ada ve Anadolu yarımadasının 65 km güneyindeki Kıbrıs adasının kuzey kısmında yer alan uluslararası camiada yalnızca Türkiye tarafından tanınan Türk devleti. Birleşmiş Milletler adanın tek hâkimi olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanımaktadır.

          Kuzeyde Dipkarpaz, batıda Güzelyurt, güneyde de Akıncılar'a doğru KKTC toprakları yayılır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Rum Kesimi toprakları arasında Birleşmiş Milletler'in kontrol bölgesi bulunmaktadır.


Tarih

          Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucusu ve İlk Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş 1960'da Kıbrıs'ta yaşayan Rum ve Türk cemaatleri arasında kurulan ortaklık Kıbrıs Cumhuriyeti yaşanan iç çatışmalar sonucu sürdürülemez olmuş ve 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunan cuntasının Kıbrıs'da darbe yaptırması sonucu gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekâtı'nın ardından gerçekleşen İkinci Barış Harekâtı'nın hemen ardından 25-26 Ağustos 1974 tarihinde BM Genel Sekreteri Kıbrıs'a gelmiş ve toplumlar arasında ikili görüşmelerin başlatılmasını istemişti. İkili görüşmelerde varılan mutabakat gereği nüfus mübadelesi yapılmış ve Rumlar güneye Türkler ise kuzeye geçmiştir. Böylece iki bölgeli ve iki toplumlu bir federal yapı için uygun ortam sağlanmış oldu. 13 Şubat 1975 günü Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin ilanı Doktor Fazıl Küçük tarafından açıklanarak gerçekleşti. Amaç federal bir Kıbrıs Devleti yaratmaktı ancak bu gerçekleşmediğinden 8 yıl sonra Türkler yol ayrımına giderek kendi cumhuriyetlerini kurmak yoluna girdiler.

          15 Kasım 1983 tarihinde KKTC'nin ilanı gerçekleşti. Türkiye, Pakistan ve Bangladeş KKTC'yi ilk tanıyan ülkeler olup Türkiye dışındaki ülkeler daha sonra bu tanımayı geri çekmişlerdir. KKTC'nin kuruluş bildirgesini kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş okumuştur.


Coğrafi Konum ve İklim

          Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kuzey Kıbrıs'ın kuzeyinde 65 km mesafe ile Türkiye, doğusunda 112 km mesafe ile Suriye, 267 km ile İsrail, 162 km ile Lübnan; güneyinde Güney Kıbrıs ve 418 km ile Mısır; batısında ise 965 km ile Yunanistan yer almaktadır. KKTC'nin toplam yüzölçümü adanın üçte birine denk gelen 3355 km² dir. Kıbrıs adası sahil şeridinin yarısı KKTC sınırları içerisindedir. Ekilebilen % 45 lik verimli arazinin % 20 si sulanabilmekte ve KKTC genelinin % 20 si ormanlık olup yoğun bir ağaçlandırma programı düzenli olarak sürdürülmektedir.

          Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin önemli yerleşim yerleri, başkent Lefkoşa, Girne, Gazimagosa'dır.


Nüfus

          Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin nüfusu yaklaşık 265,000 (işçiler ve Türkiye'den yerleşenler dahil). Bu nüfusun neredeyse tamamı Türk'tür ve Türkçe konuşur. Bu nüfus üç ana topluluktan oluşmaktadır: yerli Kıbrıs Türkleri, bütünleşmiş Türkiye'den gelen göçmenler ki bunlar iki kısımdan oluşur. Adada dünyaya gelenler ve anavatandan çalışmak üzere adaya gelenler. Türk Silahlı Kuvvetleri'de halihazırda 33.000 askerlik bir kuvvetle adada bulunmaktadır. Çoğu yaşlı Kıbrıs Türkü Yunancayı konuşabilir ve anlayabilir. Bunların yanında hâlâ Dipkarpaz ve Korucan'da yaşayan Kıbrıs Rumları ve Maruniler bulunmaktadır. KKTC başkent Lefkoşa'nın kuzey tarafına sahiptir. Kıbrıs Türklerinin büyük bir yüzdesi 1974'den sonra göç etmiştir. Özellikle İngiltere ve Türkiye Kuzey Kıbrıs'tan büyük oranda göç almıştır. Göçmenlerin büyük bir kısmı kötü ekonomik koşullar nedeniyle farklı ülkelere gitmek zorunda kalmışlardır. Bu kötü ekonomik koşullarında en büyük sebebi uygulanan ekonomik ambargo nedeniyle üçüncü ülkelere yapılan ticarette büyük zorluklar çekilmesidir.
 




Özbekistan Cumhuriyeti

          1 Eylül 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur.
          Yüzölçümü: 447.400km2
          Nüfusu: 26.000.000
          Başkenti: Taşkent

Özbekistan Parası Som

 

Tarihi

          Bugün Özbek nüfusu 21 milyon yedi yüz bine ulaşmaktadır. Tarihi kaynaklara göre (Ebül Gazi Bahadır Han) Altın Orda Beyi Özbek'in adından gelmektedir. Özbek Han 1313-1340 de Altın Ordu Devleti'nin başına geçer. Böylece de bu birliğe Özbekler denir. Daha sonra da belli bir Türk topluluğunun adı olarak kullanılır. Özbekçe Uygur Türkçesi ile Çağatay bölümüne girer. Yapılan bir araştırmada Altın Orda Hanlığını kuran ünlü hükümdar Cengiz Han'ın Torunu Batu Han'dır. 1319 da Tuna boylarına ve Edirne'ye kadar gelir. 1335 de ise Azerbaycan seferine çıkar. Ünlü gezgin İbn Batuta, Özbek Handan bahseder ve geniş ülkeleriyle, güçlü ordusunun olduğuna değinir.

          Bu dönemde bütün Kıpçak boylarında Türkçe konuşulduğu bilinir. 1428-1468 tarihleri arasında Özbekler bir biriyle çok yakın dayanışma içine girmişler ve 1500-1510'da Maveraünnehir bölgesini ele geçirmişlerdir. Ancak 1740'ta İran Hükümdarı Buhara'yı ele geçirmiş ve buradaki Özbek Hanlığı'na son vermiştir. Buhara'nın başına 1753'te Muhammed Rahim geçmiş bu dönem 1920 ye kadar sürmüştür.

          1924'te ise bugünkü Özbekistan Cumhuriyeti kurulmuş, ancak 1945'ten sonraki yıllarda Rusların denetimine girmiştir. Özbekistan'da Kongrat, Nagman, Mangıt, Toyaklı, Savay, Barın, Üç Urug,Burgut, Arlat, Kanglı, Baştaş, Karakalpak gibi boylar bulunmaktadır ve bunlar Özbekistan'ı oluşturmaktadırlar.

          SSCB'nin çöküşüyle birlikte Özbekistan 20 Haziran 1990'da egemenliğini 1 Eylül 1991'de de bağımsızlığını almıştır.


Coğrafi Konumu

          Bağımsız Özbekistan'ın 447.400 km2'lik bir yüzölçümü bulunmaktadır. Özbekistan 37°-45 Kuzey enlemleri ile 56°-73° doğu boylamları arasında yer almaktadır. Özbekistan; Kazakistan, Tacikistan, Afganistan Kırgızistan ve Türkmenistan'a komşudur. Başkenti Taşkent'tir. Nüfusu: 26.000.000'dur.

           Önemli şehirleri; Semerkand, Buhara, Hive, Andıcan, Hokand, Navrangon, Karşı, Urgenc, Nukus'dur. Önemli nehirleri: Surhanderya, Serabat, Karaderya, Zerefşan, Koskaderya ve Sah'dir. En büyük gölü Aral'dır. Diğer Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nde olduğu gibi iklimi, yazları sıcak ve kurak kışlan soğuk ve karasal iklimdir.


Eğitim

           Özbeklerin ilk eğitimleri mekteplerde ve medreselerde olmakta idi. 1912'de Buhara Emiri yeni sistem okulların açılmasını sağlamıştır. Sovyet baskılarına karşın Özbekler dillerini ve kültürlerini korumuşlardır. Şu anda Özbekistan'da 4 binin üstünde, okul, 4 milyonda öğrenci olduğu istatistiklerde verilmektedir.

           Özbekistan'da ilköğretim önce 5 yıl, daha sonra da 7 yıla çıkarılmıştır.Ancak yeniden yapılan düzenlen]e ile ilköğretim 8 yıla, ortaokul ise 11 yıla çıkarılmıştır. Halkın eğitim düzeyi oldukça yüksektir. Özbekistan'da Semerkand Devlet Üniversitesi Eğitim hayatında önemli yer tutmakta ve bütün Enstitüleri içinde toplamaktadır.





Türkiye Cumhuriyeti

          29 Ekim 1923 tarihinde kurulmuştur.
          Yüzölçümü: 780.576 km2
          Nüfusu: 75.000.000
          Başkenti: Ankara

                     

 

          Türkiye, resmî adıyla Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Yarımkürede, Avrupa ve Asya kıtaları arasında, kuşbakışı görünümü kabaca doğu-batı doğrultusunda bir dikdörtgeni andıran Anadolu platosu ve Trakya yarımadası üzerinde kurulmuştur. Akdeniz, Karadeniz, bu iki denizi Boğazlar vasıtasıyla birbirine bağlayan Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir. Eski çağın başlıca uygarlık alanları olan Akdeniz dünyası, Balkanlar, Ortadoğu ve Uzakdoğu göç ve ticaret yollarının kesişim noktasında bulunan Türkiye coğrafyası pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

          Türkiye, rejimi demokrasi olan bir cumhuriyettir. Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı sonunda 20. yüzyıl başında yıkılmasından sonra, 1923 yılında Türk Kurtuluş Savaşı ile, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulmuştur. Türkiye, Müslüman çoğunluğa sahip ülkeler arasında en gelişmiş ve modern ülkelerden biri hâline gelmiştir.

          Ülkenin orta noktası olup ve bunun sayesinde birçok nedenlerden dolayı Ankara başkent seçilmiştir.

          Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik sosyal bir hukuk devletidir. Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Konseyi ve İslam Konferansı Örgütü Türkiye'nin üye olduğu uluslararası örgütlerdendir.

          Türkiye'nin en büyük nüfusuna sahip kentleri sırayla İstanbul, Ankara, İzmir, Konya, Bursa, Adana, Kocaeli, Mersin, Antalya'dır. Son nüfus sayımına göre Türkiye'de 81 il, 850 ilçe ve 35.000'den fazla köy bulunmaktadır.

          Türkiye'nin toprakları 36°- 42° Kuzey paralelleri ve 26°- 45° Doğu meridyenleri arasında yer alır. Kabaca bir dikdörtgeni andırır ve genişliği 1.660 kilometredir. Marmara Bölgesi % 8,5, Ege Bölgesi % 12, Akdeniz Bölgesi % 16, İç Anadolu Bölgesi % 18, Karadeniz Bölgesi % 18, Doğu Anadolu Bölgesi % 21, Güneydoğu Anadolu Bölgesi % 7,5 yer tutar. Trakya'nın yüzölçümü 24.370 km² dir. Türkiye'nin kara sınırlarının uzunluğu 2.573 km, adalar dahil sahil uzunluğu 8.333 kilometredir.

          Türkiye 6-21 Haziran 1941 tarihinde yapılan Birinci Türk Coğrafya Kongresi'nde 7 ana coğrafi bölgeye ve 21 coğrafi bölüme ayrılmış, Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden dördüne komşu olduğu denizin adı verilmiştir, diğer üç bölge de Anadolu bütünü içindeki konumlarına göre adlandırılmışlardır.

          Doğu Anadolu Bölgesi %21, Karadeniz Bölgesi %18, İç Anadolu Bölgesi %18, Akdeniz Bölgesi %16, Ege Bölgesi %12, Marmara Bölgesi %8.5, Güneydoğu Anadolu Bölgesi %7.5 yer tutar.

          Ülkenin yarısından fazlası, yükseltisi 1.000 metreyi aşan yüksek alanlardan oluşur. Yaklaşık üçte biri orta yükseklikteki ovalar, yaylalar ve dağlar, yüzde 10'u da alçak alanlarla kaplıdır. En yüksek ve dağlık alanlar doğu kesimde yer alır. Kuzey kesimini Kuzey Anadolu Dağları, güney, doğu ve güneydoğu kesimlerini de Toroslar engebelendirir. Ülkenin en yüksek noktası, Ağrı Dağı'nın 5.166 metreye erişen doruğudur. Başlıca geniş düzlükler Çukurova, Konya Ovası ve Harran ovalarıdır. Kaynağı ve denize döküldüğü yer ülke sınırları içinde olan en uzun akarsu 1.355 kilometre uzunluğundaki Kızılırmak'tır. En büyük doğal göl, 3.713 km² alan kaplayan Van Gölü'dür. 817 km²'lik alana yayılan Atatürk Baraj Gölü ise ülkenin en büyük yapay gölüdür. Türkiye'nin en büyük adası olan Gökçeada'nın yüzölçümü 279 km²'dir. Kara parçalarının toplam alanı 770,760 km², su alanlarının toplam alanı ise 9,820 km²'dir.

          Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili olması, dağların konumu ve yeryüzü şekillerinin çeşitlilik göstermesi, farklı özellikte iklim tiplerinin doğmasına yol açmıştır. Kıyı bölgelerinde denizlerin etkisiyle daha ılıman iklim özellikleri görülür. Kuzey Anadolu Dağları ile Toros Sıradağları, deniz etkilerinin iç kesimlere girmesini engeller. Bu yüzden iç kesimlerde karasal iklim özellikleri görülür.

          Akdeniz iklimi: Akdeniz ve Ege Denizi kıyılarında etkili olan bu iklim tipi, Marmara Denizi'nin güney kıyısına kadar sokulur. Kıyıdan yaklaşık 800 metre yüksekliğe kadar bu iklimin özellikleri görülür. Bu iklim tipinde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır.
          Karadeniz iklimi: Türkiye'nin kuzey kıyılarında, dağların denize bakan yamaçlarında görülen bir iklim tipidir. Bu iklimde yaz sıcaklığı, Akdeniz ikliminde olduğu kadar etkili değildir. Kış mevsimi, güney kıyılarına göre soğuk geçer. Yağış miktarı fazladır.
          Karasal iklim: Türkiye'nin denizlerden uzak, yeryüzü şekillerinin meydana getirdiği engellerden dolayı deniz etkisinden yeterince yararlanamayan kesimlerinde karasal iklim görülür. İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Trakya'nın iç kesimleri karasal iklimin etkisi altındadır. Buralarda mevsimlik ve günlük sıcaklık farkları büyük, yağışlar genel olarak azdır. Kışlar uzun, soğuk ve karlı, yazlar kısa fakat sıcaktır.

          8.000 yıldan bu yana tarım yapılan Çukurova, ayrıca Ege Bölgesi, Bafra ve Çarşamba ovaları dünyanın en bereketli topraklarından sayılır. Tropikal bitkiler hariç dünyadaki sebze ve meyve çeşitlerinin %90'ı Türkiye'de yetişir.

          Türkiye faunası birçok farklı hayvan türünü barındırması ile dikkat çeker. Anadolu'nun Asya ile Avrupa arasındaki konumu bunda başlıca etkendir. Farklı iklim özelliklerinde coğrafi bölgelere sahip olduğu için, florasının diğer Orta Doğu ülkelerine göre daha zengin (850 cins altında toplanan 9.000 tür bitki) olması ise diğer önemli etkendir ve bu yüzden, farklı iklim ve besin ihtiyacı olan birçok hayvan türü kendisine uygun yaşam alanı bulabilmektedir.

          Böylece, Türkiye'de yalnızca Akdeniz faunasının değil, Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu, Kafkaslar ve Arap Yarımadası faunalarının da tipik türleri bulunmaktadır. Ayrıca Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında, çok daha fazla memeli tür barındırır ve bu da Türkiye faunasının ne tipik Avrupa faunasına ne de tipik Orta Doğu faunasına kategorize edilebildiğini gösterir.

          Türkiye faunasına ait 160 memeli, 418 kuş, 120 sürüngen, 22 kurbağa, 127 tatlı su balığı, 384 deniz balığı olmak üzere toplam 1230 civarında omurgalı tür tanınır. Ama bu türlerin bazıları tamamen tükenmek üzeredir, bazıları da tehlike altında bulunmaktadır.

          Türkiye'de 8.700 km demiryolu, 450,000km karayolu, 1,200km suyolu, 4,621km doğalgaz, 3,543km ham petrol borusu bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye'de 120 havaalanı, 20 Helikopter alanı bulunmaktadır.
 



Türkmenistan Cumhuriyeti

          27 Eylül 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur.
          Yüzölçümü: 448.000 km2
          Nüfusu: 5.500.000
          Başkenti: Aşgabat

Türkmenistan Parası Manat

 

Tarihi

          Türkmenler daha çok Güneybatı Türk ya da Oğuzca grubuna giren ve Azeri Türkçesi ile Türkiye Türkçesine yakın bir dil kullanmaktadırlar. Bu durum onları Orta Asya Türk halklarından ayırır.

         Türkmen Türkçesi Türk dilleri ailesinin güneybatı yada Oğuz grubundandır. Oğuz grubu , Türk dili ve lehçeleri iki alt gruba ayrılır.

         a) Doğu Oğuzcası
         b) Batı Oğuzcası

           Türkmen Türkçesi ; Doğu Oğuzcası'nı bugün tek başına temsil eder. Batı Oğuzcası ise Türkiye Türkçesi, Azeri Türkçesi ve Gökoğuz yazı dilinden oluşur. Türkmen Türkçesi, Selçuklu Oğuzları gibi Batıya göç etmeyip anayurtta kalan Oğuz Türklerinin dili olarak gelişmiştir.

           Türkmen adına ilk olarak Kaşgarlı Mahmud'un sözlüğünde rastlanır. Türkmen Türkçesi , bugün Türkmenistan dışında Özbekistan, Kazakistan ve Tacikistan Cumhuriyetleri ile Karakalpak Özerk Bölgesinde ve Kuzey Kafkasya'da Stravropol bölgesinde konuşulur.Bazı kaynaklara göre "Türkmen" "Ben Türk" anlamına geldiği savunulmakla beraber Iran, Irak, Suriye, Anadolu Türkmen boylarına ait olanlar içinde "Türkmen" deyimi kullanılır. Türkmenler, Türklerin Oğuz soyundadırlar. Ancak, Türkmenleri diğer Ona Asya Türklerinden ayrı tutmak elbetteki olanaksızdır.
Özellikle Safevi Türk hükümdarı Nadir Şah'tan sonra İranlıların saldırılarına uğrayan Türkmenler 1835 ten sonra Merv bölgesine doğru yayılmaya başlamışlardır. 1860'da da Kuşid Han'ın önderliğinde FARSLARI yenilgiye uğratmışlar ve bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir.

         Ancak, 1873 te Ruslar Hive'yi işgal etmişler ise de daha sonra Ruslar yenilgiye uğramışlardır. 1916 da başlayan Türkistan ulusal ayaklanması devam etmiş, 1920'de de Hive'yi tamamen işgal etmişlerdir. 1924'te de Türkmenistan SSCB kurulmuştur.

         7 Ocak 1990 Tarihinde ise Türkmenistan'da, seçimler yapılmış, resmi dil Türkmence kabul edilmiş, 22 Haziran 1990 tarihinde Türkmenistan egemenliğine, 27 Ekim 1991 tarihinde de bağımsızlığına kavuşmuştur.


Coğrafi Konumu

         Bağımsız Türkmenistan 488.100 km2 yüzölçümüne sahiptir. Türkmenistan 35-43. Kuzey enlemleri ile 53°-67° doğu boylamları arasında yer almaktadır.

         Türkmenistan, Iran, Afganistan, Özbekistan, Kazakistan ve Hazar Denizi ile çevrilidir. Başkenti Aşgabad'dır. Nüfusu (1993): 4.254.000 dır. bu nüfusun:% 72Türkmen, % 8 Rus, % 9 Özbek,% 11 Kazak-Tatar'dır. Nüfusun % 48 şehirlerde, % 52'side köylerde yaşamaktadır. Nüfus artışı 1.17 dır. Ortalama yaş seviyesi 68-70 civarındadır. Türkmenistan'da km2'ye 111 kişi düşmektedir.
        
          Bugün dünyada yaşayan Türkmenlerin 2,5 milyonu Türkmenistan'da, 400.000 Afganistan'da, 500.000 İran'da, 500.000 üzerinde Irak'ta, 600.000'e yakın da Türkiye'de bulunmaktadır. Türkmenler dillerinin korunmasına yüzde 99 bağlıdırlar.


Eğitim

          12 Nisan 1993 tarihinden itibaren Kiril harfleri bırakılarak belli bir süreç sonra Latin harflerine (alfabesine) geçilmesi kararlaştırılmıştır. Türkmenistan'da 8 yıllık zorunlu eğitim bulunmaktadır. Ayrıca 8 yıllık meslek okulları ve bunlara bağlı 4 yıllık yüksek eğitim okulları vardır. Ülkede Mahdum Kulu Devlet Üniversitesi ve Türkmenistan Bilimler Akademisi mevcuttur.

          Mahdum Kulu: 18. asırda yaşamış milli şair ve düşünür. Türkmenlerin en büyük şairi kabul ediliyor. Bütün Türkmenler onun üzerine titriyorlar. Şiirleri, 18. yüzyıldaki Türkmen hayatının aynası durumunda. Şiirlerinde çağın iç ve dış sorunlarını, Türkmen halkının çektiği sıkıntıları işlemiş.

 

 



Başkurdistan Muhtar Cumhuriyeti

          Yüzölçümü:143.600km2
          Nüfusu: 3.944.000
          Başkenti: Ufa

          Rusya Federasyonu'na bağlı federe cumhuriyettir. 11 Ekim 1991 tarihinde özerkliğine kavuşmuştur. Başkurtların dili Tatarca'ya yakın olup Türk dilinin Kıpçak Bulgar alt grubunu oluşturur. Başkurtların % 68'i Özerk Başkurdistan'da yaşamakta olup, geriye kalan % 32 si Ural bölgesindedir. Başkurdistan Yekaterinburg zaman dilimindedir (YEKT/YEKST). UTC 'e göre saat farkı +0500 (YEKT)/+0600 (YEKST).


Ekonomi

          Başkurdistan'ın ekonomik yapısı tarıma, hayvancılığa vç sanayi'ye dayalıdır. Ülkede 647 kolhoz ve 95 sovhoz bulunmaktadır. Başlıca tarım ürünleri, çavdar, yulaf, darı, keten, şeker pancarı, patates, ayçiçeğidir. Başkurdistan, petrol, doğalgaz ve boru hatlarına sahiptir. Rafineriler ve petrokimya fabrikaları ana ekonomiyi sağlar. Ayına, kömür, bakır, boksit, altın, manganez krom vardır. Yılda 40 milyon ton petrol, 3.5 dm3 doğal gaz üretilmektedir. îmalat sanayi'yi gelişmiş olup, petrol, doğalgaz, demirçelik, kömür, elektrik, çimento, şeker, kereste, pamuklu ve yünlü dokuma ekonomi de önemli yer tutmaktadır. Uçak imalatı, gübre, deri, tütün, gemi inşa, demir ve karayolu taşıtları yapılmaktadır. Ufa, Sterlitamak, îsinbay, Kumertau, Karmavoua'da büyük enerji santralleri bulunmaktadır.


Ulaştırma

          Demiryolu, denizyolu, karayolu, hava yolu ile ve boru hatlanyla sağlanmaktadır.


Eğitim

          Başkurdistan'da, diğer Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi eğitim gelişmiştir. Eğitim Rus ve Başkur dillerinde yapılmaktadır. Ana okullan ve 10 yıllık orta okulları bulunmaktadır. Ayrıca Türk girişimcilerinin açtığı okullar bulunmaktadır. Anaokul :71adet, 65.000 öğrenci Ortaokul :3175 adet, 563.00 öğrenci Üniversite : 9 adet, 54.000 öğrenci okumaktadır.


Coğrafi Konum

          Başkurdistan Muhtar Cumhuriyeti, Güney Urallardan batıya doğru Belaya ve Kama nehirlerine kadar uzanır. Güney Urallar'ın en yüksek doruğu olan Yamantau Dağı'ndan batıya ve güneye doğru gidildikçe, yükseklik azalır. Ormanlarla kaplı dağlar yerlerini, genellikle yaprak döken ağaçlardan oluşan yeşilliklerle bezeli bir bozkıra ve Belaya ırmağının geçtiği ovalara bırakır.


Tarih

          1552'de Kazan Hanlığı'nın yıkılmasından sonra her iki Türk boyu (Tatar-Başkurt) Ruslara karşı birlikte ayaklanmış ancak, 18. yy'ın sonlarında Rus egemenliğine girmek zorunda kalmışlardır. Dört asırlık bir devrede birlikte yaşayan Tatarlarla Başkurtlar birbirleriyle tamamen kaynaşmışlardır. Nitekim Kazan şehrindeki medreselerle, Başkurt ülkesindeki Orenburg, Kargah, Ufa, Troyskiy, İsterlibaş v.b. şehir ve kasabalardaki medreseler arasında eğitim ve öğretim usulleri bakımından hiçbir fark yoktu. Öğretim elemanları arasında Kazanlılar bulunduğu gibi bir çok Başkurt da bulunuyordu. Hiçbir zaman ayrılık ve yadırgama olmamıştır. Böylece son devirlerin tanınmış yazar, tarihçi ve şairlerinden Habibünneccar, Zeki Velidi Togan ve Şeyhzade Babiç ve diğerleri eserlerini Başkurt lehçesiyle değil, Kazan yazı dili ile kaleme almışlardır. Ancak bu eserler Bolşevik ihtilalinden sonra suni olarak güney-batı Başkurt lehçesine aktarıldı ve ihtilalden 9 yıl sonra 1926'da ilk Başkurtça kitap yayınlandı. Tatar - Başkurt Sovyet Cumhuriyeti'ni kurma projesi suya düşünce 23 Mart 1919'da SSCB'ye dahil bir Başkurt SSC kuruldu. Başkurtlar etnik yapı itibariyle Tatarlara yakındırlar. Tarihi kaynaklara göre Tatar - Başkurt ilişkileri tahmini bin yıl önceden başlamıştır. Başkurt halkının hayatında mitolojinin ve destanların ayrı bir yeri bulunmakladır. Ural - Batır destanı bunların en önemlileridir.


Nüfus

          Yaklaşık 4.000.000 nüfusa sahip olan Başkurdistan'da Nüfus Oranı: Başkurtlar % 24 Tatar % 21.3 Rus % 36.7 Ukrain, Belarus ve diğer % 18


İdari Yapı

          Ülke, Asya ile Avrupa'nın birleştiği bölgedir. Başkurdistan idari olarak 5 eyalet (Ufa, Sterlitamak, Beloret, Sibay, Belebey) ve 17 şehre ayrılmıştır. Ayrıca bu şehirlere ait 53 rayon ( ilçe- küçük bölge ) vardır. Başkurtlar daha çok şehirlerde değil kırsal bölgelerde yerleşmişlerdir. Başkurtların % 68'i Başkurdistan Muhtar Cumhuriyeti'nde yaşamakta olup, geriye kalan % 32'si Ural bölgesindedir. Başkurtlar, Başkurdistan'ın dışında, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Ukrayna ve Rusya Federasyonu'nun diğer bölgelerinde yaşamaktadırlar.



Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti

          Yüzölçümü: 18.300 km2
          Nüfusu: 1.520.000
          Başkenti: Çeboksarı


          Çuvaş, Rusya Federasyonu’nun federe cumhuriyetidir. Cumhuriyetin adını aldığı Çuvaşlar, Türk halklarından biridir. Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti, Rusya’nın orta kesiminde yer alır ve Haziran 1920’de kurulmuştur.


Tarih

          Çuvaşların, X-XVI. yy'larda eski Türk boylarının (İdil Bulgarı'nın) karışmasından meydana geldikleri yazılmıştır. Ayrıca Çuvaş'ın Suvar ya da Suvaz adlı Türk adından geldiği de öne sürülmektedir. Çuvaşların yaşadığı bölge 16. yy'da Rusların eline geçmiş, bölgede 1920'de özerk yönetim birimi oluşmuş, Nisan 1925'te de özerk Cumhuriyet haline gelmiştir. SSCB'nin dağılmasından sonra da (1991) Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti adını almıştır. Çuvaşların % 15 Başkurt ve Tatar bölgesindedir.

          Çuvaşlar Orta Volga bölgesinde, kapalı bir toplum olarak yaşarlar. Ülkenin üçte biri ormanlarla kaplıdır. Nüfusun %60'ı şehirlerde yaşamaktadır. Dinleri Hıristiyan Ortodokstur. Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti Moskova zaman dilimindedir. (MSK/MSD). UTC'e göre saat farkı +0300 (MSK)/+0400 (MSD).


Ekonomi

          Çuvaş ekonomisi sanayi ve tarıma dayalıdır. Sanayi kolunda makine, dokuma, elektrik, alkol, kağıt, kereste, kimyadır. Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti'nde yaklaşık 300 sanayi kuruluşu bulunmaktadır.

          Başlıca ürünleri tahıl, kenevir, patates, sebze, keten, şeker pancar ve tütündür. Bölgede büyük ve küçükbaş hayvancılığın yanısıra domuz yetiştiriciliği de önemli yer tutar. Tarım kolhoz ve sovhozlarda yapılır. Et, süt, yumurta üretimi yüksektir.


Eğitim

          İlk olarak 1872'de Çuvaş alfabesi yapılmıştır. Çuvaşlarda eğitim düzeyi diğer cumhuriyetlerde olduğu gibi yüksektir. Halen ülkede: 24 anaokulunda 22.000 öğrenci, 702 ortaokulda 280.000 öğrenci, 3 üniversitede 19.000 öğrenci bulunmakta olup, eğitim Çuvaş diliyle yapılmaktadır. Ancak halkın % 77'si Çuvaş dilini kullanmaktadır. Ülkede Türk girişimcilerin açmış olduğu okullar bulunmaktadır. Ayrıca, Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti'nde 801 kütüphane, 1200 kulüp bulunurken, yılda 3 milyon kitap basılmakta ve 30 gazete çıkarılmaktadır.


Ulaştırma

          Ülkenin ulaştırma ağı kara ve deniz yoluyla yapılır. Demiryolları ve karayolları Moskova, Gorki, Kazan, Ulyanovsk ve başkent Çeboksarı ile bağlantılıdır.
 

Coğrafi Konum

          Rusya ve Tataristan'la komşu olan Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti, Orta Volga'n›n sağ kıyısında ve onun kolları olan batıdaki Sura ve doğusundaki Svigiya arasındadır. Güney ve doğusunda Volga ve Çuvaş platosu uzanmaktadır. Batısı ormanlık ve bataklıktır. Ülkenin üçte biri ormanlarla kaplıdır. Güneydoğusunda ise bozkırlar vardır. Ülkede ılıman kara iklimi egemendir. Yazlar ılık, kışlar uzun ve soğuktur.




Dağıstan Muhtar Cumhuriyeti

          Yüzölçümü: 50.300 km2
          Nüfusu: 2.000.000
          Başkenti: Mahaçkala


          Dağıstan, Rusya Federasyonu'na bağlı bir cumhuriyettir. 20 Ocak 1921'de Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne tâbi olarak kurulan Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasından sonra, halen Dağıstan Muhtar Cumhuriyeti şeklinde Rusya Federasyonu'na bağlı bulunmaktadır.

          Rusya Federasyonu'nun Avrupa'daki kesiminin güneyinde yer alan Dağıstan, Büyük Kafkas Dağları'nın kuzey yamacının en doğu ucundan 50.300 kilometrekarelik bir alanı kaplar. Güney ve batısı Güton dağında 3646 metreye, Bazardyuzu (Pazardüzü) Dağı'nda da 4480 metreye ulaşan Kafkas Dağları'nın ana doruk hattıyla çevrilidir. Doğusunda Hazar Denizi, kuzeyinde Kalmuk Özerk Cumhuriyeti, batı ve kuzeybatısında Çeçenistan ve Kuzey Kafkasya, güneybatısında Gürcistan ve güneyinde de Azerbaycan yer alır.

          Dağıstan doğudan batıya 200, kuzeyden güneye 400 kilometre kadar bir uzunluğa sahiptir. Başkenti Mahaçkala'dır. Diğer önemli şehirler Derbent, Kızlar, İzberbaş ve Buynak'tır.


Coğrafya ve İklim

          Türkçe Dağ kelimesi ile Farsça -ıstan ekinin birleşmesinden oluşan ve Dağ ülkesi veya Dağlık Ülke anlamına gelen Dağıstan kavmi değil, coğrafi-topoğrafik mânâ ifade eden bir kavramdır. Rusça'da da 'Dağlar Ülkesi' anlamında Strana Gor ifadesi kullanılmaktadır. Dağıstan Coğrafi açıdan beş bölgeye ayrılır. Birinci bölgede Kafkas Dağları ve Dağıstan iç platosu yer alır. Dağlar arasından Hazar Denizi'ne akan Sulak, Samur ve Kurak gibi ırmaklar buralarda derin vadi ve uçurumlar meydana getirmiştir. Kafkas Dağları'nın genellikle güneye bakan yamaçlarında yağış çok azdır. Bu yüzden bazı bölgelerde bitkisel hayat yoktur.
İkinci bölge, birinci bölgenin kuzeyinde yüksekliği 920 m'ye ulaşan ve çıkıntı tepelerinden oluşan ikinci bir dağ kuşağından ibarettir. Bu bölge kuzey ve kuzeybatıdan esen rüzgarlar sebebiyle oldukça yağışlı olup, sık ormanlarla kaplıdır. Dağlar ile Hazar Denizi arasında kalan dar kıyı düzlüğü üçüncü bölgeyi oluşturur. Dar boğazlardan çıkıp yayılan ırmaklar tarafından kesilir. Petrol ve doğalgaz yatakları barındıran bu ovanın genişlediği yerde başlayan dördüncü bölge alçak ve bataklık ovalar ile Terek ırmağı deltasından oluşur. Deltanın hemen ilerisinde uzun ve kumluk Agragan Yarımadası başlar. Son olarak Terek'in hemen kuzeyinde kumullarla kaplı Nogay Bozkırları beşinci bölgeyi oluşturur. Bu bölgenin iklimi ise sıcak ve kuru olup, bitkisel hayat yarı yarıya çöl özellikleri gösterir.

          Dağıstan'ın başlıca ırmakları Gazi Kumuk, Kara, Avar ve Andi Koysularının birleşmesinden oluşan ve Mahaçkala'nın kuzeyinde Hazar'a kavuşan Sulak, daha kuzeyde Çeçenistan'dan gelen Terek, güneydoğu istikametinde akarak aynı şekilde Hazar'a kavuşan Samur'dur. Genellikle dağlara paralel olarak akan bu ırmaklar, 1000 metreye varan derinlikte ve darlıkta kanal ve mecralar oluşturarak, Dağıstan'ın özelliklerinin şekillenmesinde önemli rol oynarlar.

          Dağıstan'ın iklimi genel olarak sıcak ve kurudur. Alçak kesimlerde ortalama sıcaklık Ocak ayında -3, 6 derece, Temmuz ayında 23 derece dolayındadır. Dağıstan'ın kuzey kısmını teşkil eden Sulak-Terek-Kuma düzlüğü en yüksek yeri 26 metreyi geçmeyen ve denize doğru gittikçe alçalan, susuz ve kıraç bir bozkırdan ibarettir. Bu sahanın nüfus yoğunluğu çok düşüktür. Bu bölgenin sahil boyu bazan su altında kalır. Kuma ile Terek arasında birçok tuz gölü ve bataklık vardır. Terek ile Sulak arasında ise, kumsallarda kaybolan Aktaş, Yarıksu, Yamansu ve Aksay çaylarından bu gün ziraatte istifade edilmektedir. Sahil boylarına nispeten sathı biraz yüksek olan kuzeybatı bölgeleri hariç olmak üzere, bu düzlüğün iklimi son derece kurudur. Düz, ırmaktan ve ormandan mahrum, yağmursuz ve kuzey rüzgarlarına açık olan daha kuzeydeki bölgede sıcaklık yazın 40, kışın -40 dereceyi bulur. Ziraat, Terek boyunda ve sun'i sulama usulü ile güneybatı kısmında yapılır. Diğer kısımlarda muhtelif Türk boyları göçebe halinde yaşar ve hayvan beslerler. Sahil boyunda ise balıkçılık ile iştigal edilir.

          Dağıstan tabii zenginliklerle doludur. Dağlık bölgenin bitki örtüsü, vadilerde ve kanyonlarda yaprak döken ormanlardan, yüksek tepelerde çam ve huş ağacı ormanlarından ve ağaç sınırının üstünde de Alp çayırlarından oluşur. Tepe yamaçlarında yer yer çöl bitkisiyle kesintiye uğrayan sık yaprak döken ormanlar bulunur. Alçak yamaçlarda seyrek esmer toprak alanlarıyla bölünen verimli kestane rengi topraklar egemendir. Hazar Denizi kıyısında ise tuzlu bataklık toprakları yaygındır.


İdarî Yapı ve Nüfus Özellikleri

          50.300 Km2 yüzölçümüne sahip olan Dağıstan'da 1995 tahminlerine göre 2 milyona yakın nüfus yaşamaktadır. Nüfusun % 40'ı şehirlerde yaşamaktadır. Başşehir Mahaçkala dışındaki önemli şehirleri Derbent, Hasanyurt, Bâbayurt, Kızılyurt, İzerbaş, Buynak, Kayakent ve Kaytak'dır. Dağıstan'da pek çok etnik-linguistik gruplar birlikte yaşamaktadırlar. Başta Kumuklar, Nogaylar, Azeriler gibi Türk boylarının yanında, Avarlar, Darginler, Lezginler, Lakslar, Tabasaranlar, Ağullar, Rutullar, Sahurlar gibi Müslüman Dağıstan toplulukları yaşamaktadır.


Nüfus

          Dağıstan nüfusunun 3/4'ü dağlık alanlarda,1/4'ü de düzlüklerde yaşar. Dağlık sahalarda Avar, Dargin, Lezgin, Laks, Tabasaran, Ağul, Rutul, Sahur gibi Dağıstan toplulukları yaşarlar. Hürriyetlerini korumak için adeta birer müstahkem kale vazifesi gören dağlık alanlara sığınmış olan halk, genellikle hayvancılık yapmakta, ayrıca maden, ağaç işleri, deri, yün dokumacılığı gibi ekonomik faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Samur Irmağından Sulak Irmağına kadar olan sahil düzlüğü ile Sulak-Kuma nehirleri arasındaki ve kuzeydeki Terek ırmağı deltasında ise, Azeri, Kumuk, Nogay, Türkmen gibi Türk topluluklar yaşamaktadır. Bunlardan Kumuklar; Hasanyurt, Babayurt, Kızılyurt, Buynak, Kayakent, Kaytak ve başkent Mahaçkala çevresinde yerleşmişlerdir. 1989 sayımında toplam sayıları 300 bine yaklaşan Kumukların % 82'si bu bölgede bulunmaktadır. Ayrıca, Süyünçkale ve Gudermes şehirleri çevresinde 10 bin ve K. Osetya Mozdak rayonunda da 10 bin kadar Kumuk yaşamaktadır. Nogaylar ise, ülkenin kuzeyinde Terek deltasında yaşamaktadırlar. 1989 nüfus sayımında 75 binden fazla olan Nogay nüfusunun 30 bin kadarı yani toplam Nogay nüfusunun % 37.5'i bu bölgede bulunmaktadır. . Dağıstan'da Türk nüfusun yaşadığı kıyı ovalarında ayrıca Rus (bilhassa Hasanyurt ve Kızılyar çevresinde), Tat, Yahudi ve Ermeni nüfus da yaşamaktadır. Bu bölgede daha çok tarım, ticaret ve bağcılık gibi ekonomik faaliyetler sürdürülmektedir.


Ekonomi

          Nüfusun büyük bir bölümü geçimini, başta hayvancılık olmak üzere tarımdan sağlar. Toprakların ancak % 15'i ekime elverişlidir. Tepe yamaçlarında seki biçiminde tarlalar açılmıştır. Terek deltası bölgesi ve Hazar kıyılarındaki sulama tesisleri sebze ve meyve tarımına imkan tanımaktadır. Başlıca tahıl ürünleri buğday, mısır ve Terek deltasında üretilen pirinçtir. Hazar Denizi kıyılanında balıkçılık önemli bir yer tutar. Dağıstan petrol ve doğal gaz yönünden zengindir. Ayrıca kömür, demir cevheri, demir içermeyen metal ve nadir bulunan bazı metal yatakları vardır. Engebeli yüzey şekilleri, akarsu ve maden potansiyelinin yeterince değerlendirilmesini engellemiştir. Sanayinin temelini Mahaçkala ve İzerbaş yakınlarındaki kıyı şeridinde bulunan petrol ve doğal gaz yatakları oluşturur. Önemli sanayiler makine yapımı, inşaat malzemeleri yapımı, kereste işleme, gıda işleme, şarap ve cam ürünleridir. Demir işleme ve halıcılık geleneksel el sanatlarıdır. Karakoysu ırmağı üzerinde Gergebil, Terek ırmağı üzerinde Kargalinskaya, Sulak ırmağı üzerinde Çirkey, Çiryurt ve Kızılyurt barajlarında enerji üretilir. Ayrıca birkaç termik elektrik enerji üretim tesisi de vardır. Dağıstan demir-yolu Moskova, Bakü, Astragan ve Gudermes'e bağlanır. Bütün demiryolu istasyonları aynı zamanda karayoluyla da birbirine bağlıdır. Ülkenin başlıca limanı Hazar Denizi kıyısındaki Mahaçkala'dır.

 

 

 

Gagavuz Muhtar Cumhuriyeti

          Yüzölçümü: 1.850 km2
          Nüfusu: 171.500 kişi
          Başkenti: Komrat


          Bölgenin genel toprak fonu 150.100 hektarı tarım arazisi olmak üzere 181.100 hektardır. (65.400 hektar karbonatlı toprak; 63.400 hektar olağan kara toprak ). Bu toprak çeşitlerinin nem oranı daha azdır ve bir hektar üzerinde bir metrelik katmanda yaklaşık 280-350 ton humus bulunmaktadır. Toprağın verimliliği Moldova genelinde daha düşük olup 71-82 derecededir.
Iklim sıcaktır. +10 derecedeki sıcaklık yılda 179-187 gündür. Aktif sıcaklıkların tutarı 3.300 derecenin üzerindedir. Ortalama yağış oranı 350-370 mm. Yıllık hidrotermik katsayısı 0,7-0,8'dir. Bu nedenle bölge sık sık kuraklıktan olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Mineral ham madde kaynakları tahmini 23 milyon m³ kil (kiremit ve tuğla üretiminde son derece kalitelidir) ve 18 milyon m³ çakıllı kum yatakları vardır. Bölgenin su stokları genelde yer altı sularından oluşmaktadır (tahmini hacim 8-10 milyon m³). Yeryüzü suları (küçük dere ve göller) kısıtlıdır ve mineralleşme oranı yüksek olduğu için sulamada kullanılamaz. Ormanların ve yerel enerji kaynaklarının mevcut olmaması nedeniyle bölge enerjiyi dışardan temin etmek mecburiyetindedir. Gelecekte, diğer ülkelerin tecrübesinden faydalanarak güneş ve rüzgar enerjisi alternatif enerji kaynakları olarak gündeme getirilebilir.


Eğitim

          Bugün yaşlı ve okuma-yazma bilmeyenler yalnızca Türkçe konuşmaktadırlar. Sovyetler Birliği zamanında Rusça'nın okullarda zorunlu hale getirilmesi sonucu Gagavuzlar, iki dilli olmuşlardır. Moldova'da yaşayan milletler içinde Rusça'nın ikinci dil olarak konuşulma oranının en yüksek olduğu grup Gagavuzlardır. Gagavuzların %74'ünün Rusça'ya vakıf oldukları tespit edilmiştir. Okullarda kademeli olarak Latin Alfabesi ve Gagavuzca eğitim verilmeye başlanmıştır. Gagavuzca yayınlanan gazetelerden başlıcaları Ana Sözü ve Gagavuz Sesi Gazetesidir. Ayrıca Saba Yıldızı adlı bir dergi de yayın hayatına başlamıştır.         

          Gagavuz Bölgesi'nde İlkokul, ortaokul ve lise düzeyinde eğitim veren 55 okul bulunmaktadır. Bu okullardan bir kısmı yalnız ilkokul, ortaokul, lise eğitimi verirken bir kısmı bu eğitimlerin tamamını vermektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli ayni ve nakdi yardımlarda bulunmuş olduğu Komrat Üniversitesi bulunmaktadır. Komrat'ta TİKA'nın kurduğu yöredeki en önemli kültür merkezi niteliğinde olan, Atatürk Kütüphanesi'nde bilimsel çalışma yapmak isteyenler için ilgili her türlü kaynak bulunmaktadır. Çadır-Lunga şehrinde bulunan Gagavuz Ana dilinde oyunların sahnelendiği Mihail Çakır Gagavuz Milli Tiyatrosu bulunmaktadır.

          Gagavuz Bölgesi'nin idari Merkezi olan Komrat şehrinde, Çadır-Lunga, Vulkaneşti şehirlerinde ve Komrat'a bağlı olan Beşalma köyünde, Gagavuz tarihi ile ilgili önemli bir kaynak niteliğinde olan antropolojik bir kaynak niteliğinde olan müzeler bulunmaktadır. Gagavuz bölgesinde okul kütüphanelerinden bağımsız olarak 45 kütüphane bulunmaktadır. Düz Ava ve "Kadınca" adlı Gagavuz milli şarkı ve oyun (folklor) toplulukları da faaliyette bulunmaktadır. Bunların dışında da diğer benzer topluluklar da mevcuttur.


Tarih

          Şu an yaklaşık 250 bin Gagavuz eski SSCB topraklarında yerleşiktir. Büyük bir kısmı Moldova güneyindeki Bucak yöresinde yaşamaktadır. Gagavuz köyleri Ukrayna'daki Odesa ve Zaporojye illerinde, Romanya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Kabarday'da da yer almaktadır. Moldova'da "Gagavuz Muhtar Cumhuriyeti" dışında, Kişinev'de 8.000, Bender'de 1.600 ve Dinyester nehrinin kuzey yakasında 3.300, Balkanlar'daki Bulgaristan ve Yunanistan'da yaklaşık 20 bin Gagavuz yaşamaktadır.

          Gagavuzlar Ortodoks Hristiyan kökenli etnik Türklerdir. Bizans yazılı kaynaklarında Oğuzlar XI Yüzyılda Tuna nehrini geçip Balkanlardaki Makedonya, Paristrione, Yunanistan ve Bulgaristan'da yerleşen göçebe boyları olarak kaydedilmiştir. XI. Yüzyılda Balkanlara göç eden Gagavuzlar Ortodoks Hıristiyanlığı'nı kabul etmişler daha sonra Osmanlı yönetimi altında kalmışlardır. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda Balkanlarda başlayan ve bağımsız olma hedefini güden hareketler sırasında Bulgarların baskısına dayanamayan Gagavuzlar, 1750-1846 yılları arasında Tuna nehri üzerinden Rusya'ya göç etmişler ve Tuna bölgelerine (1769-1791) ve Besarabya'ya (1801- 1812) yerleşmişlerdir. Ruslar Gagavuzlara toprak vererek Tuna sınırı boyunda yerleşmelerini sağlamışlar ve Rusça öğrenmelerini kolaylaştıracak bir ortam yaratmışlardır. Moldova'da yaşayan ve Türkçe konuşan, Ortodoks Hıristiyan Gagavuz halkının bir bölümü XIX. Yüzyılın başında Türk - Rus savaşları sırasında Bulgaristan'dan Moldova'ya gelmiş ve 1906 yılındaki 15 günlük bağımsızlık dönemi dışında, sırasıyla Rus, Romen ve Sovyet yönetimi altında yaşamışlardır.

          Çok sayıda tarihçi, etnograf ve dil uzmanları XIII. Yüzyılda Dobruca topraklarında idari merkezi Korbuna şehri olan "Dobruca Prensliği" veya "Uzi Eyalet" adı altında kurularak iki yüzyıldan fazla yaşamış devlete sahip olan Gagavuzları Türk Dünyası'nın en orijinal halklarından biri olarak kabul etmektedirler.

          Köylülerin ayaklanması sonunda Komrat Cumhuriyeti'nin ilan edildiği 1906 yılındaki beş günlük bağımsızlığın dışında Gagavuz halkı, Rusya İmparatorluğu, Romanya, Almanya (İkinci Dünya Savaşı döneminde) ve Sovyetler Birliği'nin egemenliği altında kalmıştır.

          Sovyetler Birliği'nde demokrasiye yönelik değişikliklerinin başlatıldığı 1980'lerin sonunda Gagavuz aydınları çevresinde yer alan milli bilinç yayılmaya başlamış olup Gagavuzların kültür ve ekonomik sorunlarının mevcudiyetini ileriye sürme imkanı ortaya çıkmıştır. Gagavuz aydınlarının faal üyeleri, diğer etnik azınlıklarının gayretlerini de birleştirip 1988 yılında "Gagavuz Halkı Hareketi"ni kurmuşlardır. 1989 Mayıs ayında ilk kongresini yapan "Gagavuz Halkı" adlı hareket, güney Moldova'da başkenti Komrat olmak üzere kurulacak özerk Gagavuz Cumhuriyeti'nin kendi kültürel ve ekonomik işlerini büyük ölçüde kontrol etmekle birlikte, yine Moldova'ya bağlı özerk bir yönetim talebiyle ilk önemli çıkışını yapmıştır. Gagavuzlar, 21 Ağustos 1990'da Özerk Gagavuz Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni, güneyde Gagavuzların en yoğun yaşadığı Komrat yöresinde ilan etmişlerdir. Bu karar, Moldova Yüksek Sovyeti tarafından iptal edilmiştir. 25 Ekim 1990'da Gagavuzlar, Gagavuz Cumhuriyeti'ni oluşturmaya yönelik seçimler yapmış, ancak Moldova milliyetçileri bu girişimi, yöreye 50,000 silahlı gönüllü göndererek önlemeye çalışmış ve Rus askerlerinin müdahalesiyle şiddet önlenmiştir. Devam eden seçimler sonucunda 31 Ekim'de Komrat'ta yeni bir Gagavuz Yüksek Sovyeti kurulmuş, Stepan Topal Başkan seçilmiştir. Moldova'nın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra (27 Ağustos 1991), Gagavuzlar da kendi cumhuriyetlerini ilan etmişlerdir. Moldova Meclisi 23 Aralık 1994 tarihinde "Gagavuz Yeri" Özel Hukuki Statüsünü yasa olarak çıkarmıştır. Yasaya göre, Gagavuzlara Moldova Anayasası'na ters düşmemek şartıyla, çeşitli sahalarda yasa çıkarma hakkı verilmiştir. Gagavuz Yeri'nin en yüksek mercii Başkandır ve Gagavuz Yeri'nin tüm makamları Başkan'a bağlıdır. Gagavuz Yeri'nin Resmi dili Gagavuzca, Moldovanca ve Rusçadır. Gagavuzlara bu kanunla Geleceklik Hakkı tanınmıştır. Gagavuzlara özel statü tanıyan bu yasaya göre ( Madde 113 ), Millet Kongresi, kültür, bilim, eğitim, iskan, belediye hizmetleri, sağlık, spor, bütçe, ekoloji, finans ve ekonomi alanlarında Moldova Anayasası'na ters düşmemek kaydıyla kanun yapmaya yetkili kılınmıştır.


Ekonomi

          Gagavuz Muhtar Cumhuriyeti verimli toprakları dolayısıyla oldukça yüksek bir tarım potansiyeline sahiptir. Aşağıda belirtilen alanlarda yeni yatırımların yapılması ve çağdaş teknolojilerin kullanılması durumunda yüksek verim alınabileceği düşünülmektedir: üzüm işleme, şarap üretimi meyva işleme (şeftali, kaysı, erik, elma, armut, ayva vb.); ayçiçeği, mısır, buğday, soya üretimi ve işleme; süt mamulleri üretimi; yün ve deri işleme; yün ve deri mamulleri üretimi; tütün ve tütün mamulleri üretimi

          Toprağın özel mülkiyetin elinde olması çiftliklerin gelişmesini teşvik etmektedir. Gagavuz Muhtar Cumhuriyeti'nde, işletme sermayesi, kiralama (leazing) usulü öncelikli olmak üzere tarım makinalarına, çağdaş teknolojilere ve tarım ürünleri ambalajlama teknolojilerine ihtiyaç bulunmaktadır.

          Tarım sektörü, gıda ve tarıma dayalı sanayinin hammadde ihtiyacını karşılamaktadır. Bölge nüfusunun çalışma çağındaki kesimin büyük bir kısmı bu sektörde istihdam edilmekte olup, Gagavuz Muhtar Cumhuriyeti'nin sosyo-ekonomik gelişmesinin temeli de tarıma dayalıdır. Öncelikli tarım dalları: üzümcülük, meyve ve sebzecilik, tütüncülük, mısır, tahıl ürünleri üretimidir. Gelişmiş bir alt sektör olarak ayçiçeği ve mısır tohumculuğu da önem arz etmektedir.


Kültür Yapısı

          Gagavuz Türkçesi, yaşayan Türk lehçelerinden biridir. Gagavuz Türkçesi; Azeri Türkçesi, Türkmen Türkçesi ve Türkiye Türkçesi'yle birlikte Türk dilinin Oğuz grubunu teşkil etmektedir. Bu üç lehçeden Türkiye Türkçesi'ne en yakın olanı Gagavuz Türkçesi'dir. Bu dil, Osmanlı Türkçesi'nden etkilenerek Türkçe, Arapça, Farsça kelimeler alarak zenginleştiği gibi, birlikte yaşadığı Yunan, Bulgar, Romen, Moldova ve Rus dillerinden de birçok kelimeyi bünyesine almıştır. Bugün edebi Gagavuz Türkçe'sinin içerisinde çok sayıda Slav asıllı kelime bulunmaktadır. Gagavuzlar Osmanlı alfabesini öğrenmemiş ve Osmanlı yazılı edebiyatını okumamışlardır. Osmanlı döneminde ve ondan sonra uzun zaman Kiril alfabesi ile yazılmış bulunan Türkçe kitapları okumuşlardır. 1957 yılına kadar Gagavuzların kendilerine ait bir alfabeleri olmamıştır. Gagavuzlar değişik zamanlarda Rumca, Bulgarca, Rusça ve Romence öğrenmek ve bu dillerin alfabelerini kullanmak zorunda kalmışlardır. 1918'den 1932 yılına kadar Kiril alfabesini, 1932'den 1957'ye kadar Latin Alfabesini kullanmışlardır. 1957 yılında Moldova S.S.C.B. Yüksek Sovyeti'nin kararıyla Rus Alfabesine birkaç harf ilave edilerek, Kiril esaslı Gagavuz Alfabesi hazırlanmıştır. 1957'den 1996'ya kadar tekrar Kiril Alfabesini, 1996'dan sonra ise Latin Alfabesini kullanmaya başlamışlardır. Gagavuz Türkçesi'ni bir yazı dili haline getirme mücadelesinde Rusça'dan etkilenilmiştir. Gagavuz Türkçesi morfoloji, fonetik ve sentaks açısından değerlendirildiğinde Slav etkisinde kalmıştır. Gagavuz Türkçesi'nin her gün yaşayan iki diyalekti vardır. Birisi merkez diyalekti (Konrat ve Çadır), diğeri ise güney (Vulkaneş) diyalektidir. Kanuna göre Gagavuz Yeri'nin resmi dili "Gagavuzca, Rusça ve Romence"dir. Özerklik süreciyle birlikte Gagavuzların anadillerini her alanda kullanabilme imkanı doğmuştur. XI. Yüzyıla kadar Hıristiyan kiliseleri arasında bir takım teolojik problemler olmasına rağmen bu problemler kiliseler arasında büyük bir ayırıma sebep olmamıştı. Ancak 1054 yılında Hıristiyan kilisesi Ortodoks ve Katolik olmak üzere iki ana mezhebe ayrıldı. Eskiden olduğu gibi günümüzde de Gagavuzlar arasında Babtist ve Adventist gruplar ve bunlara ait kiliseler mevcuttur. Gagavuzların uzun bir süre yazılı edebiyatları olmamıştır. Çeşitli zamanlarda farklı alfabeler kullanmak zorunda kalan Gagavuzlar yaşadıkları ülkenin alfabesiyle Türkçe kitaplar yayınlamışlardır. Çağdaş Gagavuz Edebiyatı'nın gelişmesinde Mihail Çakır'ın oldukça büyük rolü vardır. Çünkü Çakır daha 1904 yılında Gagavuz Türkçesiyle ilk gazeteyi çıkarmış ve bu dilin bir edebî dil haline gelmesi için ilk meşaleyi yakmıştır. 1934 tarihinde Gagavuz Türkçesiyle Besarabyalı Gagavuzların İstoryası adlı kitabını bastırmıştır. Bu kitap bir Gagavuz tarafından yazılan ilk Gagavuz tarihidir. Yine Çakır 1939 yılında Gagavuzca-Romence sözlüğü neşretmiştir ve İncil'i anadiline çevirmiştir. 1957 yılından günümüze kadar Gagavuz Türkçesi ile 25-30 civarında edebi eser yayınlamıştır.


Nüfus

          Gagavuzlar: 137.500, Ruslar: 11.800, Moldovanlar: 8.300, Bulgarlar: 7.800, Ukraynalılar: 7.800

İdari Yapı

          Gagavuz Yeri'nin en üst düzey idari yöneticisi Başkan'dır. Kanunun 6. Maddesine göre tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarının mülkiyeti Gagavuz Yeri idaresine aittir. Gagavuz Yeri'nin Moldova Cumhuriyeti bayrağı yanında kullanılan kendi bayrağı mevcuttur. Gagavuz Yeri idaresine, Moldova Anayasası ve kanunlarına ters düşmemek kaydıyla kanun çıkarma yetkisi tanınmıştır.


Türkiye ile İlişkileri

          Hamdullah Suphi Tanrıöver'in T.C. Bükreş Büyükelçisi olduğu dönemde (1931-1944) Gagavuzlar Türkiye'nin gündemine gelmiştir. Bu dönemde Gagavuz Yeri'nde Türkçe kursları açılmış ve Türkçe kitaplar gönderilmiştir. Öte yandan bazı Gagavuzlar seçilerek Türkiye'de yüksek öğrenim görmeleri sağlanmıştır. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte Gagavuzlar Türkiye'nin gündemine tekrar girmişlerdir. Uzun zaman kopuk olan ilişkilere büyük önem verilmektedir. Türkiye Gagavuzlara yardım mahiyetinde bir çok program ve proje gerçekleştirmiştir. Faaliyetlerin çoğu eğitim alanında yoğunlaşmıştır. Bunun yanında insani yardım ve sağlık malzemesi gönderilmiş, Gagavuz öğrenci ve öğretmenlere Türkiye'de çeşitli sürelerle Türkçe yaz kursları verilmiştir. Gagavuz Yeri'ndeki Komrat Devlet Üniversitesi'ne Türkiye'den öğretim elemanı gönderilmesi için alt yapı çalışmaları başlatılmış, ayrıca üniversiteye çok sayıda kitap gönderilmiş, maddi yardımda da bulunulmuştur. Bursa ile Çadır - Lunga şehrinde ilkokullar arasında kardeş okul ilişkisi kurulmuştur.

 

 

 


Kabarday-Balkar Muhtar Cumhuriyeti

          Yüzölçümü: 12.500 km2
          Nüfusu: 900.000
         
Başkenti: Nalçik

          Kabarday-Balkar, Moskova Zaman Dilimindedir. (MSK/MSD). UTC'e göre saat farkı +0300 (MSK)/+0400 (MSD).


Tarih

          Kuban Irmağı kuzeyindeki düzlülerde, Azak Denizi doğusunda ve Kırım'da yaşamış olan Kabardaylar, Moğol - Tatar baskıları karşısında,13-15.yüzyıllarda şimdiki yerlerine çekilerek Kabardiya'yı oluşturmuşlardır."Pşı" adı verilen derebeylerince yönetilen Kabardaylar, Tatarlar'dan korunmak için 1557'de Rus korumasını benimsediler. 1739 Belgrad Antlaşması sonucu, Kabardiya, Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu arasında "tarafsız bölge" statüsü kazandı. 1768-74 Savaşında Osmanlıları yenen Ruslar, 1774'te Kabardiya'yı ilhak ettiler. 25 yıl sonra, 1799'da ve özellikle 1804 yılından başlamak üzere, kolonizasyona başlanması, yani bazı derebeylerinin topraklarına el konulması, buralarda Rus askeri kale ve karakollarnın kurulmaya ve Kazak nüfusun getirilmeye başlanması üzerine Rus - Kabarday ilişkileri gerginleşti. 1822 - 25 yıllarına değin süren başkaldırılar, sonunda, sert bir biçimde bastırıldı. Artan baskılar nedeniyle nüfusun önemli bir kesimi batıdaki Çerkesya'ya göç etti. Bunlara 'Kuban Kabardayları' denmektedir (Bunların kalıntıları Adıgey'de halen 4 köy oluşturmaktadır: Vılap, Koşhabl, Leşepsın ve Fedz). Bazı Kabarday grupları da doğudaki Çeçenya ve Dağıstan'a göç ettiler.

          Kabardaylarla aynı sıralarda, Kabardayların güneyine yerleşmiş olmaları gereken Balkarlar da uzun bir süre, 1827 yılına değin Ruslara boyun eğmemiş ve toprakları ilhak edilememişti.

          Rus yönetimi, 1860'larda hem Müslüman nüfusu azaltmak ve hem de batıdaki 1864 Adige deportasyonunu (dış sürgünü)örtmek için, Osmanlılarla bir anlaşma içinde Kabarday göçünü teşvik etti. Göçler 1900'lü yıllara değin ara ara devam etti. Kabardaylar, Diaspora'da Kayseri, Tokat, Sivas, Adana, Mersin, Kahramanmaraş, vb illerde, Suriye ve Ürdün'de yoğunlaşmış bulunmaktadırlar.

          Ocak 1921'de kuruluşu onanan Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'ne (RSFSC) bağlı 'Dağlı Özerk SS Cumhuriyeti' içinde Kabarday ve Balkar ulusal okrugları da yer aldılar. Bu iki okrug (ilçe),daha sonra ayrılıp birleşerek 16 Ocak 1922'de RSFSC'ye bağlı Kabarday-Balkar Özerk Oblastını (il) oluşturdu. Statü, 5 Aralık 1936'da özerk cumhuriyete yükseltildi. 1943'te Cumhuriyetin Balkar bölümü kaldırıldı, büyük bölümü Gürcistan SSC'ne bağlanarak, buraya bir Gürcü topluluğu olan 'Svanlar' yerleştirildi. Balkarlar ise, Almanlarla işbirliği yapmak suçlamasıyla topluca Kırgızistan SSC topraklarına sürüldüler.

          1957'de Balkarların saygınlığı geri verildi ve iki etnik unvanlı Kabarday-Balkar Özerk SSC yeniden kuruldu, Svanlar ise, Gürcistan'a geri gönderildi, Balkarların çoğu da kısa bir süre içinde sürgünden döndü.

          Aralık 1991'de SSCB'nin dağılması üzerine Kabarday-Balkar, bir üye cumhuriyet olarak RF içinde kaldı. Seçilmiş Devlet Başkanı Valeri Koko'nun vefatı sonrası, V.Putin tarafından atanan Arsen Kanoko, Kabarday-Balkar Parlamentosu'nun da onayı ile yeni Devlet Başkanı oldu.


Dil

          Kabarday-Balkar'da konuşulan dil Kabardayca (Baksan lehçesi), Rusça ve Balkarca'dır. Balkarca ve Karaçayca aynı edebiyat dilini kullanır. Cumhuriyette Kabarday, Balkar ve Rus dilleri birlikte resmi dil statülerindedir.


Sosyal ve Kültürel Hayat

          Kabardaylar ve Balkarlar sünni Müslüman'dırlar. Kabardayların ana dili Kafkas dillerinin Abhaz - Adige grubuna girer. Balkarlar Ural - Altay dil ailesinin, Türk kolu olan Kıpçak grubunun bir boyu olan Karaçaylılara çok yakın bir dili konuşurlar. İki halk da hemen hemen istisnasız ve ilk dil olarak kendi anadillerini kullanırlar. Çoğu resmi dil olan Rusça'yı çok iyi konuşur. Kabarday dilinde iki dergi, iki gazete, Balkar dilinde bir gazete basılmaktadır. Kabardaylar 13-15.yüzyıllarda muhtemelen Karaçay ve Balkarlarla aynı sıralarda Kuban Irmağı'nın kuzeyinde,Taman Yarımadası, Azak Denizi doğusu ve kuzeyi ile Kırım'da yaşarlarken, Tatar (en son Kırım Hanlığı) baskıları nedeniyle şimdiki yerlerine çekilmişlerdir. Kabardaylar tarım ve hayvancılıkla, Balkarlar ise hayvancılıkla geçinirlerdi. Kabardaylar 1774'te, Balkarlar ise 1827'de Rus yönetimi altına girdiler. Ancak, Ruslar feodal yapıya dokunmadılar. Derebeylerinin (Kabarday "pşı",Balkar "tavbıy") geniş arazileri, köyleri, büyük hayvan sürüleri, kalabalık köleleri (Kabarday "pşıtl",Balkar "kul") vardı. Derebeylik düzeni ve kölelik, gecikerek 1868-69'da kaldırldı, ama kölelere toprak verilmedi. Bu da yoksul köylü ve eski kölelerin 1917 devrimini desteklemelerini kolaylaştırdı. 19.yüzyılda başlayan modern değişimler, beraberinde kültürel alanda gelişmelere de yol açtı. Kabarday ve Balkar aydınları belirmeye başladı. Ocak 1922'de RSFSC'ne bağlı Kabarday-Balkar Özerk Oblastı'nın (il) kurulmasıyla resmen yazılı yaşama geçildi. İlk alfabeler Arap harflerine dayanıyordu, ardından Latin,1936'da da şimdi kullanılan Kiril asıllı alfabelere geçildi. Kabarday ve Balkarların kendi dillerinde söyledikleri Nartlar destanı ünlüdür. Destan, masal, menkıbe, şarkı ve öykü biçimindeki halk söylentileri çoktur. Bunların önemli bir bölümü kayıt altına alınmış ve yayınlanmıştır. Bu söylentiler, Kabardaylar arasında "geguak'o ve vısak'o" adı verilen şarkıcı ve çalgıcılardan oluşan gezici topluluklar tarafından yaşatılmış ve günümüze getirilmiştir. Bu topluluk üyeleri çok saygınlanırdı. İlk Kabarday yazar Şore Negume'dir (1794-1844), ilk 'Adige Grameri' ile el yazması "Adige Halkının Tarihi' adlı yapıtları bıraktı. Daha sonra halk ozanı Beçmırze Paşe (1854-936), Ali Şogentsuk (1900-42)yetişti. A.Şogentsuk'un "Kambot ile Latse" adlı manzum romanı ünlüdür. Bunları Alim Kişoko, Betal Kuaş, Askerbıy Şorten gibi şair ve yazarlar izledi. Zavır Nalo ve Zıramuk Kardenguş da Nart destanı parçalarının derlenmesinde ve eleştiri alanlarında çalıştılar. Balkar Edebiyatı'nın ünlü kişileri arasında 1945'te Orta Asya'da sürgünde ölen ve ölümüne değin halkına moral veren Kazım Meçiyev (1859-1945) ile şair Kaysın Kuliyev sayılabilir. Kabardayca ve Balkarca, resmi diller olarak, Rusça yanında ilk ve orta dereceli okullarda okutulmakta, Nalçik'teki Kabarday-Balkar Devlet Üniversitesi'nde incelenmekte ve öğretilmektedir. Nalçik'te, ayrıca çok sayıda kültürel kurum ve kuruluşlar da bulunmaktadır.


Ekonomi

          Kabarday-Balkar ekonomisinin temelini sanayi sektörü oluşturmaktadır. GSMH'nin % 60'ından fazlasını sanayi sektörü oluşturur. Ağır sanayi, elektrik enerjisi üretimi ve metalurji önemlidir. Makine yapımı da gelişmiştir. Bu cumhuriyette tarım gelişmiştir. Kabarday düzlüğünde buğday, mısır, darı ve ayçiçeği yetiştirilir. Dağların eteklerinde de sebze ve meyve ve üzüm yetiştirilmektedir. Ayrıca hayvancılık da yapılmaktadır. Dağ köylerinde zengin otlaklar vardır. Ülke dağ turizminde ilerlemektedir.


Coğrafi Konumu

          Büyük Kafkasların kuzey yamacında yer alan ülkenin, kuzeyinde Stavropol krayı, doğusunda Kuzey Osetya Cumhuriyeti, güneyinde Gürcistan ve batısında Karaçay - Çerkez Özerk Cumhuriyeti yer almaktadır. 1998 tahminlerine göre nüfusu 900 bin kişi kadar olan Kabarday-Balkar Muhtar Cumhuriyeti'nin alanı 12 500 km2' ve başkenti 240 500 nüfuslu Nalçik'dir. Coğrafi açıdan üç bölgeye ayrılır. Güneyde, birbirine paralel dağ sıralarından (Glavni, Peredovoy, Skalisti ve Çornıye) oluşan ve ülkenin güney sınırını çizen Büyük Kafkas Dağları uzanır. Bu dağların en yüksek dorukları Elbruz 5642, Dihtau 5203, Koştantau 5144, Djangitau 5049 ve Shara 5068 m.'dir. Bölgede hızlı akışlı akarsuların kaynaklarını oluşturan çok sayıda buzul vardır. Buzul alanlarının altındaki ikinci bölgede Alpin çayırlar, iğne yapraklı ve yaprak döken (kayın,meşe, kızılağaç, gürgen, akçaağaç, dişbudak ve kavak) ağaçlardan oluşan ormanlar yer alır. Sıradağların, deniz seviyesinden yükseklikleri 500-700m arasında değişen kuzey eteklerinde yaprak döken ağaçlardan oluşan ormanlar uzanır; vadilerin daha geniş kesimleri ise çayırlarla kaplıdır. Kuzey ve kuzeybatıda yer alan üçüncü bölge düz Kabarday Ovası'ndan oluşur; Çerek,Çegem, Baksan ve Malka ırmaklarının birleşmesiyle oluşan Terek ırmağı ovayı boydan boya geçer. Terek'in batısında ve doğusunda Büyük ve Küçük Kabarday ovaları yer alır. Bölgenin doğal bitki örtüsü çayırlar ve verimli çernozem topraklarını kaplayan sorguç otu steplerinden oluşur, bununla birlikte, stepler temizlenerek bu toprakların büyük bölümü tarıma açılmıştır. Kabarday-Balkar'a hakim olan karasal iklim yüzey şekillerine göre bölgeden bölgeye farklılık gösterir; yazlar genellikle sıcak geçer, ortalama sıcaklık temmuz ayında 22°C, ocak ayında ise -40°C'dir. Dağlarda 750 mm'yi geçen yıllık yağış miktarı, oldukça kurak olan Kabarday Ovası'nda 500 mm'ye düşer.
 

İdari Yapı ve Nüfus

          Merkezi Kafkasya'nın yüksek dağlık bölgelerinde yaşayan ve kendilerine Taulı (dağlı) denen Balkarlar, Karaçayların doğusunda Baksam, Çegem ve Çerek nehirlerinin geçtiği vadilerde yoğunlaşmışlardır. Kendi aralarında Mezengiy, Bezingi, Hulamlı, Çezemli, Baksamlı gibi kollara ayrılan Balkarlar; 1989 sayımına göre BDT'da toplam 88 771 kişidir. Ancak bunun 71 bin kadarı kendi ülkelerinde yaşamaktalar. l5.yy. sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanan Balkarlar, 1827'de Rus hakimiyetine girmişlerdir. 1917'den sonra Karaçaylılarla birlikte Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti içinde yer almışlar ve 1921'de Kabarday oblastına katılmışlardır. Bu yönetim birimine,1922'de Kabarday-Balkar Özerk oblastı adı verilmiş ve 1936'da da özerk cumhuriyet statüsü tanınmıştır. II. Dünya Savaşı'nda Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle 1943'de Orta Asya'ya sürülmüşler ve toprakları da Gürcistan'a katılmıştır. 1956'da ülkelerine dönmelerine izin verilerek 1957'de Kabarday-Balkar ÖSSC yeniden oluşturulmuştur. Halen Rusya Federasyonunu bağlı federe bir cumhuriyettir.







Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti

          Yüzölçümü: 164.900 km2
          Nüfusu: 1.418.100

          Başkenti: Nukus


          Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti, Aral Gölü'nün güneydoğu ve güneybatısında yer alır. Orta kesim, Amuderya Irmağı vadisi ve deltasından oluşur. Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti'nin iklimi kara iklimidir. Amuderya deltasının başında kurulmuş olan Nukus 1932'de şehir statüsünü kazandı. Başta gıda işleme tesisleri olmak üzere çeşitli hafif sanayi kuruluşlarının bulunduğu kentte, Özbek Bilimler Akademisi'nin Karakalpak şubesi ile öğretmen okulu, müze ve tiyatro mevcuttur.


Tarih

          Uzun yıllar Kazaklarla da iç içe yaşayan Karakalpaklara ilişkin tarihi kayıtlar ancak 16.yüzyıla kadar iner. Eski yurtlarının Kazan ve Astrahan arasındaki Volga kıyıları olduğu, oradan Amuderya çevresine göç ettikleri bildirilmektedir. 18. yüzyılda Amuderya yöresine yerleşen Karakalpaklar, Özbekler ve Kazaklar dışında bölgede az sayıda Türkmen ve Rus azınlıkları da yaşamaktadır. Karakalpaklar, 1936 yılı Aralık ayında Özbekistan'a katılmıştır. 1 Aralık 1990'da Cumhuriyet Yüksek Konseyi tarafından Karakalpakların özerkliği kabul edilerek Özbekistan'ın ilk ve tek özerk cumhuriyeti olduğu onaylanmıştır. Kentlerde oturanların oranı % 48 dolayındadır. Başlıca kentler Nukus, Hoceyli, Biruni, Tahyataş, Çimbay, Turtkul ve Altıkıl'dır.


Ekonomi

          Anayasa çerçevesinde demokratik bir ülke olan Özbekistan'ın tecrübesine uymayı taahhüt eden Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti, aynı zamanda piyasa ekonomisi politikasını gerçekleştirme yolundadır. Ekonomi büyük ölçüde tarıma dayanır. Sınırlı sanayi sektörü hafif imalat kuruluşları, petrol işleyen rafineriler, Hoceyli'deki tersaneyi, kireçtaşı, alçı, asbest, mermer ve kuvarsit kaynaklarını kullanan çok sayıda yapı malzemesi fabrikası ve Tahyataş'taki enerji santralından ibarettir. Pamuğun yanı sıra yonca, pirinç ve mısır yetiştirilir. Kızılkum çölünde sığır ve karakul koyunu beslenir. Çiftçilerin büyük çoğunluğu ipek böcekçiliği ile uğraşmaktadır. Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti, pamuk yetiştirme ve pirinç üretiminde önde gelir. Özellikle tarım ürünleri ve zengin mineral ve hammadde kaynaklarına bağlı olarak çeşitli sanayi dalları bulunmaktadır.

 


 

Saha (Yakut) Muhtar Cumhuriyeti

          Yüzölçümü: 3.103.200 km2
          Nüfusu: 1.381.000
         
Başkenti: Yakutsk


Coğrafi Konumu

          Kuzeydoğu Sibirya'da Kuzey Buz Denizi'ne dökülen Lena, Yana, İndigirka ve Kolıma ırmaklarının havzasında yer alır. Ülkenin % 40'dan fazlası kutup dairesinin kuzeyindedir. Ülkenin % 20'si kuzey kutbundadır ve 2/3'ü dağlarla kaplıdır. Ortalama sıcaklık Ocak ayında -34, -50 C°, Temmuz ayında ( merkezi bölgede ) +18,+29 C° dir.


Tarih

          Yakutistan arazisinde en eski insan izleri yukarı Paleolite ( M.Ö. 20-10 bininci yıllar ) aittir. M.S. 6-10'uncu yüzyıllarda güneyden gelerek yerleşen bir Türk boyu olan Yakutlar (Sahalar) 17'inci yüzyılın ilk yarısında Rus Çarlığı'nın denetimine girdi. Yakutistan'ın en büyük kenti olan Yakutsk eyaleti 1632'de kuruldu. 1638'de Yakutsk eyaleti (Voyevodstvo) oluşturuldu ve bu topraklar Rusların yerleşimine açıldı. Ruslar özellikle Lena nehrinin orta kesimi boyunca sıralanan şehirlere yerleştiler. Yüzyıllar boyunca göçebeliğe dayalı bir hayat tarzı sürdüren Sahalar 19'yy.da yerleşik düzene geçtiler. Saha (Yakut) Türklerinin milli bilinçleri gözle görülür derecede artmaya başlamıştır. 27 Eylül 1950'de "Yakut Saha Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Devlet Egemenlik Deklarasyonu" ilan edildi. 20 Aralık 1991'de cumhuriyet tarihinde doğrudan başkanlık seçimi yapıldı. Başkan göreve gelir gelmez birinci iş olarak cumhuriyetin adını "Saha Cumhuriyeti" olarak ilan etti. Yakutlar Orhun kitabelerinde de Kurıkan adıyla geçmektedir. Daha sonra kuzeye çekilen Yakutların ana Türk kütlesiyle bağları kopmuştur. Bu yüzden Saha (Yakut) Türkçesi Türkiye Türkçesi'nden ve diğer Türk lehçelerinden biraz uzaktır. Sahaların tarihte 10 asra yakın bir süre varlıklarını sürdüren İskit (Saka) Türklerinin bir uzantısı oldukları da uzmanlarca belirtilmektedir. Kendilerine Saha demeleri de, buna bir delil sayılmaktadır.


Nüfus

          1998 tahminlerine göre 1.381.000 olan Saha (Yakut) Muhtar Cumhuriyeti'nin nüfusunun % 50.5'i Ruslardan % 36.9'u, Saha (Yakut)'lardan oluşmaktadır. Geriye kalan yaklaşık % 13'lük kısım ise Ukraynalı, Kazak, Tatar ve Azerilerden oluşmaktadır. Başkent Yakutsk'un nüfusu 270.000'dir. Yakutların % 95' i Saha (Yakut) Muhtar Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşamaktadır.


Ekonomi

          Halkın geçim kaynakları arasında kürk avcılığı ve balıkçılık önemli yer tutar. Ülkede bulunan samur, kutup tilkisi ,sincap, tilki ve nadir balık çeşitleri; avcılar ile maceraperestleri kendine çeker. Bu avcılar sayesinde üretilen kaliteli kürklerin ve balıkların şöhreti bütün dünyada meşhurdur. Saha (Yakut) Muhtar Cumhuriyeti'nin en önemli kaynaklarından biri de yer altı zenginlikleridir. Ülkede elmas, altın, gaz, kömür, gümüş ve bakır çıkarılmaktadır. Mendeleyev tablosundaki bütün elementler Saha (Yakut) Muhtar Cumhuriyeti'nde bulunmaktadır. Elmas Saha yurdunda çok önemli bir yere sahiptir. Bunların en değerlilerinden biri de Moskova'da müzede bulunan ve 342,5 karatlık pırlantadır. Saha (Yakut) Muhtar Cumhuriyeti'nin hemen her bölgesinde elmas çıkarılmaktadır.







Tuva Muhtar Cumhuriyeti

          Yüzölçümü: 170.500 km2
          Nüfusu: 338.557
          Başkenti: Kızıl

          Tuva Krasnoyarsk zaman dilimindedir (KRAT/KRAST). UTC'ye göre saat farkı +0700 (KRAT)/+0800 (KRAST).


Coğrafi Konum

          Moğolistan'a komşu olan Tuva Muhtar Cumhuriyeti yukarı Yenisey nehri havzasında yer alır. Ülke, Sibirya'nın güneydoğusundadır. Ülkenin başlıca yüzey şekilleri olan geniş Tuva ve Todja havzalarının sularını Yenisey nehrinin iki ana kolu toplar. Batı Sayan ve Doğu Sayan dağ sıraları bu iki havzayı kuşatır.


Tarih

          Çin kaynaklarına göre Tuva'lar, Kırgızların doğusunda "Küçük Deniz"in (Baykal Gölü) güneyinde ve Uygurların kuzeyinde bulunmaktadır. Bugün de Tuvalar burada yaşamaktadır ve buraya Tannu (yüksek dağ) Tuva denilmektedir. 18.yy'ın ikinci yarısından itibaren Moğolistan'ın hakimiyeti altında bulunan Tuva, daha sonraları Çin hakimiyetine geçti. 1860'da Çin - Rus antlaşması gereğince Rus tüccar ve göçmenlerine, o günkü adı ile Vranhay - Uygurların ülkesinde yerleşme müsaadesi verilmiştir. Milliyetçi Tuva halkı, nüfusunun azlığına bakmayarak 1911'de Çin'de Sun Yat Sen liderliğinde yapılan ihtilâli fırsat bilerek bağımsızlığını ilan etti. Ancak bu bağımsızlık uzun süreli olmadı ve üç yıl sonra Rusya'nın hakimiyetini kabul etmek zorunda kaldı. 1917 Ekim ihtilâlinden sonra da 1921 yılında Tannu - Tuva Halk Cumhuriyeti tamamen SSCB'ye dahil edilerek kendisine Rusya Sovyet Sosyalist Federal Cumhuriyeti içinde bir muhtar bölge statüsü verildi. SSCB II. Dünya Savaşı sıralarında yarı bağımsız Tannu - Tuva devletine saldırarak bu ülkenin 170.500 km2'lik yerini işgal etti. 1961'de ise statüsü değiştirilen Tuva'ya Rusya Sovyet Sosyalist Federal Cumhuriyeti'ne bağlı Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyet statüsü verildi.


Nüfus

          Tuva'nın en son yapılan nüfus sayımında nüfusu 338.557'dir. Nüfusun %64.3'ü Tuva'lardan, % 32'si Ruslardan, % 3.7'si diğer halklardan oluşmaktadır. Bunların % 48.2'si şehirlerde oturmakta; % 51.8'i köyde oturmaktadır. 17. yüzyıldan sonra giderek Rus kültürünün etkisinde kalan Tuvaların, geleneksel toplumsal örgütlenmeleri klan sistemine dayanır. Geleneksel dinleri ise şamanizm'dir. Bu din Tibet Budacılığı'ndan etkilenmiştir. Günümüzde Rusya Federasyonu'nda yaklaşık 180.000, Moğolistan Halk Cumhuriyeti'nde ise 24.000 kadar Tuva yaşamaktadır. Tuva yazı dili Latin harfleri esasına göre düzenlenmiştir, fakat 1941'de diğer Türk lehçelerinde olduğu gibi Tuva Türkçesi için de Kiril harfleri kullanılmıştır. Tuva halkının en önemli destanı olan "Keser" 1963 yılında yayınlanmıştır.


Ekonomi

          Tuva'nın önemli ekonomik zenginlikleri ender bulunan madenleri, kömür, demir, civa, altın'dır. Tuva'nın ekonomisinde tarım sektörü ağırlıklıdır. Burada yılda 115.000 ton hububat elde edilir. 27.000 ton patates üretilir. Hayvancılık da önemli yer tutar. Tuva'da 1.229.000 küçükbaş hayvan, 201.000 büyükbaş hayvan yetiştirilmektedir. Sanayide önemli yeri hammadde çıkarılması faaliyetleri almaktadır. Bununla beraber kereste imalatı, gıda maddeleri üretimi, hafif sanayinin bazı kolları gelişmiştir. Tuvalıların geleneksel uğraşları avcılık ve çobanlıktır. Kollektif tarım 1950'lerin başından bu yana önem kazanmıştır. Darı üretimi ve balıkçılık öteden beri önemini korumaktadır. Geleneksel Tuva barınakları step bölgelerine özgü yurt adı verilen keçe çadırlarla, ağaç kabuğundan yapılma, Sibirya'ya özgü huni biçiminde çadırlardan oluşur.


Eğitim

          Tuva'da 157 ortaokulda 6.600 öğrenci, 6 teknik okulda 4.000 öğrenci, 1 üniversitede 2900 öğrencisi bulunmaktadır. Tuva Türkçesi ile çok sayıda kitap, 2 dergi, 5 gazete yayınlanmaktadır.




Uygur (Doğu Türkistan) Muhtar Cumhuriyeti

          Yüzölçümü: 1 828 418 km2
          Nüfusu: 30.000.000
         
Başkenti: Urumçi


Coğrafi Konumu

          Uygur (Doğu Türkistan) Muhtar Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti içerisinde ve ülkenin batı bölgesinde yer almaktadırlar.


Tarih

          Uzun tarihi boyunca Doğu Türkistan, İç ve Orta Asya'da kurulmuş olan Türk devletlerinin ve hanlıklarının merkezi olmuştur. M.Ö. 8-3 asırlarda İskitlere; M.Ö. 300- M.S. 93 yıllarında Hunlara; 522-744 döneminde Göktürk İmparatorluğu'na; 744-840 devresinde Uygur Devleti'ne; 751-870 Karluk ve Karahanlılar İmparatorluğu'na ve Saidiye Hanlığı'na merkez olan (1509-1679) bu Türk yurdu, tarihte daima önemli olmuş ve dikkatleri üzerine çekmiştir. 8. ve 18. asırlar arasındaki bin yıllık dönem, Çin İmparatorluğu ile önemli derecede kültürel ve siyasî işbirliğinin gerçekleştirildiği bir barış dönemi olmuştur. Ancak bu barış dönemi, Doğu Türkistan'ın 1759 yılında Çin Mançu İmparatorluğu'nun işgali ile son bulmuştur. 1759'dan bu yana Doğu Türkistan'da 200'den fazla silahlı ayaklanma olmuş ve Doğu Türkistan halkı 3 defa hürriyetin tadını tatma fırsatı bulmuştur. 1863'te bağımsızlığına kavuşan Doğu Türkistan'da Yakup Han başkanlığında "Doğu Türkistan İslâm Devleti" kurulmuş ve bu devlet; Osmanlılar, İngiltere ve Rusya tarafından resmen tanınmıştır. Ancak bu bağımsız Türk devletinin ömrü kısa sürmüş ve 1876 yılında Çin-Mançu devletince yeniden işgal edilmiş ve 1884'te Sincan "Yeni Toprak" adıyla Çin İmparatorluğuna bağlanmıştır. 20. asrın başlarında Orta Asya'da oluşan milliyetçilik akımı neticesinde 1933 yılında Kaşgar'da Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti kurulmuştur. Bu Cumhuriyetin ömrü 1937'de sona ermiştir. 1944'de Gulca şehri Çinlilerden temizlenmiş, "Üç Vilayet İnkılâbı" olarak bilinen bu ayaklanmalar neticesinde Doğu Türkistan Türkleri, Ali Han Töre başkanlığında Doğu Türkistan Cumhuriyeti'ni kurmuştur. Bütün Çin'e hakim olan Komünist Çin Kuvvetleri, 1949'da Stalin'in de onayı ile Doğu Türkistan'a girerek bu tarihi Türk ülkesini resmen işgal etmiştir.


Ekonomi

          Doğu Türkistan; petrol, wolfram, altın, kömür, uranyum gibi stratejik hammaddelere ve sayısız yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip bir ülkedir. Çin'de mevcut 148 madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan'dan çıkarılmaktadır. Doğu Türkistan'da şimdiye kadar 5000 yerde maden ocağı işletmeye açılmış olup; Çin'deki toplam maden ocaklarının %85'ini teşkil eder. Yaklaşık 500 bölgeden "petrol", 30 bölgeden "doğalgaz" çıkarılmaktadır. Petrol rezervi 8 milyar ton olarak tespit edilmiştir. Her yıl 10 milyon ton petrol Çin'e taşınmaktadır. Çin'in kömür rezervinin yarısı Doğu Türkistan'dadır. Yıllık "altın" üretimi 360 kg. civarındadır. Uranyum, wolfram gibi stratejik madenlerle tuz ve renkli kristal taşları Doğu Türkistan'ın başlıca yeraltı ürünlerindendir. 150 bin km2 tarım arazisine, bir o kadar ekilebilen toprağa ve 12 bin km2 genişliğinde ormanlık alana sahip Doğu Türkistan yaylalarında 60 milyona yakın küçük ve büyükbaş hayvan beslenmektedir. Sanayi kuruluşlarında çalışanların %90'ını ve petrol tesislerinde çalışanların %99'unu bölgeye yerleştirilen Çinliler oluşturmaktadır.


Kültürel Yapı

          Uygur (Doğu Türkistan) Muhtar Cumhuriyeti'nde halkın % 50'si Uygur Türkçesi ile konuşmaktadır. 1000 seneden beri kullandıkları Arap Alfabesi Çin hükümeti tarafından 23.10.1969 tarihinde tamamen yasaklanmıştır. Onun yerine Çin fonetiğine uygun olarak hazırlanan Latin Alfabesi kabul ettirilmiştir 1980'li yıllarda Uygur aydınlarının hazırlamış oldukları, Uygur fonetiğine uygun Kiril Alfabesi projesi Pekin tarafından reddedilmiştir. Bunun yanında halkın büyük çoğunluğunun Türk olması sebebiyle Doğu Türkistan'da her şeye rağmen Türkçe konuşulmaktadır. Eski bir Türk yurdu olan Doğu Türkistan, Türklerin ilk yerleşik hayata başladığı yurtlardan biridir, Uygur mimarisi ise dünyaca meşhurdur ve Türk-İslam mimarisi özelliklerini ihtiva eder. Yeni Uygur edebiyatı dönemi (XIX. yy. Uygur edebiyatı) Doğu Türkistan'daki Çin istilâ ordularını, Çin hakimiyetini ve onlara karşı yapılan mücadeleleri işleyen eserlerin çok olduğu bir dönemdir. Ortaya çıkan edebî eserler, Uygur Türklerinde meydana gelen yeni millî edebiyatın temelini oluşturmuştur.


Eğitim

          Doğu Türkistan'da okuma-yazma bilmeyenlerin oranı % 58-60 civarındadır. Yayınların ise ancak %16'sı Uygur Türkçesi'yledir. Doğu Türkistan bölgesinin tarihi, kültürü ve etnik geçmişine dair bilgilerin resmî yorumdan farklı olarak verilmesi yasaklanmıştır. Öğretim kurumlarının yabancı ülkelerdeki öğretim kurumlarıyla doğrudan ilişki kurmaları da yasaklanmıştır. Aksi hareket edenler ise en ağır cezalara çarptırılmaktadır. Her sene alfabe değiştirilmesi yüzünden çocukların eğitimi eksik kalmakta ve öğrenim görmeleri engellenmektedir.





Dağlık Altay Muhtar Vilayeti

          Yüzölçümü: 92.600 km2
          Nüfusu: 198.100
          Başkenti: Gorno Altaysk


Coğrafi Konum

          Dağlık Altay Muhtar Vilayeti, Asya’nın tam merkezinde Sibirya ormanları, Kazak bozkırları ve Moğolistan yarı çöllerin kesiştiği kavşakta bulunmaktadır. Altay, çok güzel doğal manzaralı, birkaç devlet, doğal kuşak bölgesi ve kültürel dünyanın bir arada komşuluk ettiği Avrasya’nın merkezinde yer alan ve “Rusya’daki Tibet” olarak kabul edilen dağlık bir ülkedir.

          Dağlık Altay Muhtar Vilayeti coğrafya bakımından Asya kıtasının merkezi sayılan Güney Sibirya’da bulunmakta olup Kazakistan, Çin, Moğolistan ve Rusya Federasyonu dahilindeki Tuva Muhtar Cumhuriyeti ve Hakas Muhtar Vilayetleri ile Kemerova Bölgesi ve Altay Eyaleti ile sınır komşuluğuna sahiptir. Ülkede Türklerin ilk ata yurdu olan Altay dağları bulunmaktadır.

          Toplam yüzölçümü 92 902 km2 olan ve batıdan doğuya 360 km, kuzeyden güneye de 400 km uzanan Altay ülkesinde yaklaşık olarak 7 bin civarında göl mevcuttur. Ülke topraklarının dörtte biri koyu ormanlarla kaplı olan bu topraklarda en yüksek dağ zirvesi Ak-Sümer’dir (4506 metre).

          Dağlık Altay’daki doğada yaklaşık olarak 30 bin toynaklı ve 4 binden fazla ayı mevcuttur. Buradaki toplam 1850 çeşit bitkiden 212 türü yalnızca Dağlık Altay’a özgü olup endemik bitki türlerine aittir.

          Dağlık Altay Muhtar Vilayeti'nde iklim, dengeli kara iklimi olup yazları (Haziran-Ağustos) kısa ve sıcak, kışları (Kasım-Mart) ise uzun ve soğuktur. Ülkenin yeryüzü biçimi genelde dağlık bölgelerden ibarettir. Ülke tamamen Rusya’ya ait Altay dağlık zincirinin içerisinde yer almaktadır. Dolayısıyla vilayetin yeryüzü biçimi de dar ve derin dağ nehirleri ile parçalanan ve nadir bulunan dağlar arası ovaları ihtiva eden yüksek dağ doruklarını barındırmaktadır. En yüksek dağın adı Beluha (Altayca Üç-Sümer, yüksekliği 4.506 m.), bu dağ aynı zamanda Sibirya’da en yüksek noktayı da temsil etmektedir. Arazinin üçte biri ormanlarla kaplıdır. 7.000'e yakın göl bulunan Altay'da en büyük göl Telstkoye (altın) Gölü'dür.

          Teles Gölü, Üç Sümer dağı, Altay ve Katun SİT alanları, UNESCO kararıyla Dünya İnsan Mirası listesine dahil edilmiştir. Dağlık Altay Muhtar Vilayeti Novosibirsk zaman dilimindedir. (NOVT/NOVST). UTC'e göre saat farkı +0600 (NOVT)/+0700 (NOVST).


Nüfus

          Dağlık Altay Muhtar Vilayeti'nde yaşayan nüfusa ilişkin son verilerin ışığında ülkede 01.01.2001 tarihi itibariyle 205,5 bin bin kişi yaşamakta ve bunların içerisinde 152,4 bin kişi ise kırsal kesimde 53,1 bin kişi de Gorno Altaysk şehrinde yaşamaktadır. 01 Ocak 1991 tarihi itibariyle Dağlık Altay Muhtar Vilayeti'nde 198.1 bin kişi yaşamaktaydı. Toplam nüfusun içerisinde ise şehirli nüfus oranı ancak yüzde 27’lik bir orana sahip olup ülkedeki insanların çoğu kırsal kesimlerde yaşamını sürdürmektedir.

          İnsan yoğunluğu açısından kilometre kareye yaklaşık 2 kişi düşen Dağlık Altay’da toplam nüfusun yüzde 31’ini ülkenin yerli halkı olan Altay Türkleri oluşturmaktadır. Rusların toplam nüfus içerisindeki oranı ise %60 olup yine ülkede yaşayan Kazak Türklerinin oranı da yüzde 5.6’dır.

          Dağlık Altay Muhtar Vilayeti birçok milliyete mensup insan yaşamaktadır. Ancak bu etnik gruplar, Altay Türkleri, Ruslar ve Kazak Türklerinin dışında yoğun olarak bir arada yaşayan gruplar değildir. Ülkede yaşayan etnik bileşke ise şöyledir: Ruslar - %60, Altaylar - %31, Kazaklar - %6, Ukraynalılar - %0.9, Almanlar - %0.4 vs. Diğer milliyetlere mensup gruplar sayısal olarak çok daha az olduğu halde Rus asıllı nüfus genellikle ülkenin Kuzey bölgeleri olan Maymin, Turoçak, Şebalin, Üst-Köksa’da ve Gorno Altaysk’tadır. Bununla birlikte Altay Türkleri daha çok Ulagan, Üst-Kan ve Onguday bölgelerinde yaşarken, Kazaklar (%83’ü) Koş-Ağaç bölgesinde yaşamaktadır.

          Altaylar Türkleri Altay Dil Ailesinin Doğu Türk grubunun Kırgız Kıpçak alt grubuna mensuptur. Eskiden Altay Türkleri genel uğraşlarına bağlı olarak 8 kabile grubuna ayrılmaktaydı.


Ekonomi

          Ulusal ekonomide esas sektörü oluşturan köy ekonomisinin içinde önde hayvancılık gelmektedir. Hayvancılıkta ise boynuzlar almak üzere geyik yetiştiriciliği önemli bir yere sahiptir. Dağlık Altay’da bu alanda faaliyet gösteren çiftliklerde toplam 30 binden fazla Ren geyiği ile karaca mevcuttur. Yine ülkede bir milyona yakın koyun, 200 binden fazla keçi ve yaklaşık 80 bin at yetiştirilmektedir.

          Dağlık Altay Muhtar Vilayeti son derece zengin kaynaklara sahiptir. Hidroenerji potansiyeli 80 milyar KWt. Saat olarak hesaplanmaktadır.

          Sanayide ise önde gelen sektörler hafif sanayi ile gıda sanayisidir. Bununla birlikte altın çıkarma, molibdeniyim ile cıvanın çıkarımı ve işlemesi gibi sanayi dalları mevcuttur.

          Turizmcilik alanında da Dağlık Altay’da oldukça iyi gelişmeler yaşanmakta ve bu alanda yeni projeler üretilmektedir. Bunun yanı sıra ülkede turizmin, dağcılık ve mağaracılık gibi alt dalları da son yıllarda yaygınlaşmaya başlamıştır. Dağlık Altay’ın o muhteşem doğası ve dünyada henüz bozulmaya uğramayıp arılığını ve ekolojik düzenini korumayı başarabilmiş nadir bölgelerden biri olma özelliği bu ülkeye diğer bölgelerden ve yurt dışından gelen turist sayısının artmasına yol açmıştır.


Ulaşım

          Ülkenin sahip olduğu coğrafya koşulları, tüm taşımacılığın %90’nın gerçekleştirildiği kara yolu taşımacılığı ve yolcu ile posta taşımacılığının gerçekleştirildiği havacılık olmak üzere iki taşımacılık çeşidinin gelişmesi üzerinde etkili olmuştur. Otomotiv taşımacılık ülkede önde gelen taşımacılık türüdür. Karayol uzunluğu 3.2 bin km’den daha fazla olup bu sayının içinde 541 km ise Novosibirsk-Biysk-Taşanta (Çu yolu) Federal bir karayolu olan en önemli otoyoldur.


Tarih

          Tarih bakımından da çok bereketli bir toprak olan Altay ülkesinde arkeologlar tarafından gün ışığına çıkartılan erken Taş devrinde yaşamış insanlara ait yerleşimlerin yaşı tam bir buçuk milyon yıldır.

          Bununla birlikte arkeoloji dünyasında en çok bilinen Altay’daki Pazırık kültür dönemidir. M.Ö. I. binyılda Tunç dönemin yerini Erken Demir çağına bırakırken ortaya çıkan bu kültür esas olarak İskitler ile ilgilidir. Bu döneme ait kurganların arasında özellikle donmuş bir zeminde bulunanlarında oldukça iyi korunmuş doku ve diğer buluntular elde edilmektedir. Herhalde Pazırık kurganından arkeologlar tarafından çıkarılan 2500 yıllık bir prensesi duymayan artık yoktur, çünkü bu bölgede bu denli iyi korunmuş bir insan organizması ilk defa bulunmuş ve dünyadaki bilim açısından son derece önemli bir kaynak ve araştırma noktasını temsil etmekteydi.

          Dağlık Altay’ın esas önemi ise bu bölgenin Türklerin ilk yurdu olmasından ileri gelmektedir. Birçok arkeolojik buluntuyla desteklenen bu husus ışığında bilim adamları yürüttükleri çalışmalarıyla eski Türk dönemi ile daha önceki Hun ve İskit Sarmat dönemleriyle yakın bir ilişki içinde olduğunu da tespit etmiştir.

          Eski Türk dönemine ait birçok balbal, yazıt ve kaya resmi bulunmaktadır Altay’da. Bu tarihsel anıtlar hem buradaki halk için hem de dünyadaki tüm Türkler için kutsal sayılan ortak miras değerindedir. Bu ortak geçmişimizin ve kültürel zenginliğimizin çok iyi bir biçimde araştırılması ve korunması gerekir.


Eğitim

          Ülkede 192 ortaokul, 3 teknikum ve 1 üniversite bulunmaktadır. Altay Türkçesi ile yılda 37 kitap, 1 gazete ve 2 dergi yayınlanmaktadır. Ortaokullarda 35 bin, teknikumlarda 43 bin, ülkenin tek üniversitesinde ise 2600 öğrenci öğrenim görmektedir.




Hakas Muhtar Vilayeti

          Yüzölçümü: 61.900 km2
          Nüfusu: 514.295
          Başkenti: Abakan


          Hakasça Uygur şivesine yakındır. Bugün bir yazı diline sahip olan Hakasların dil ve edebiyat enstitüleri mevcuttur. Güney Sibirya'da yaşayan Hakas Türklerinin kullandığı Türk lehçesi, Türk dillerinin sınıflandırılmasında Doğu Türkçesi öbeğine girer. Hakaslar Çarlık döneminde zorla kabul ettirilen Kiril alfabesini Sovyet Devriminden sonra bırakıp Latin alfabesine geçmişler, ama 1939'dan sonra yeniden Rus alfabesini kullanmak zorunda kalmışlardır. Moğolca ve Çince öğelerin de rastlandığı Hakasça'nın sözcük dağarcığı daha çok ortak Türkçenin sözcüklerinden oluşur. Belli başlı ses değişimlerine örnek olarak b->p- (bar "var" / par, biz / pis). d/z (adak "ayak" / azah), y/c (yahşi "güzel" / cahsı, yıl / çıl), z/s (yüz / çüs) gösterilebilir. Hakaslar zengin bir halk edebiyatı geleneğine sahiptirler. Türkolog W. Radloff'un Hakas lehçesi edebiyatı ve etnografyasıyla ilgili geniş çalışmaları vardır.


Coğrafi Konum

          Yenisey Irmağı'nın yukarı kesimindeki geniş Minusinsk Havzası'nın batı yarısında yer alır. Yenisey Irmağı'nın kollarından, Abakan Irmağı bölgenin ortasından geçer. Irmak vadisinin güneyinde, Karagoş Dağı'nda 2.930 m'ye kadar yükselen Batı Sayan Dağları bulunur. Kuzeyindeki Abakan ile Kuznetsk Alatau Dağları'nın en yüksek noktası 2.178 m yüksekliğindeki Verhni Zub'dur. Kapalı havzada kurak ve sert bir kara iklimi egemendir. Bu nedenle alçak kesimler bozkırlar ve ormanlık alanlarla kaplıdır. Ama 1954'ten sonra özellikle bakir ve boş toprakların çoğu tarıma açılmıştır. Dağlar çam, köknar ve ladin ormanlarıyla kaplıdır.


Tarih

          Hakaslar Türk boyu olup Güney Doğu Sibirya'da yaşamaktadırlar. Hakasların iki bin yılı aşan tarihleri onların bir Kırgız grubu olduğunu göstermektedir. Tanrı Dağı Kırgızlarının dünyaca ünlü büyük destanları Manas da bu tarihi olaydan bahsetmektedir. Manas Destanı'nda anlatıldığına göre Tanrı Dağı Kırgızları Yenisey bölgesinden bugünkü vatanlarına iki Kırgız Han'ı önderliğinde göç etmişlerdir. 19. yüzyıl Çin kaynakları Kırgızlardan "Heges" veya "KieKiaSe" adıyla bahsetmektedir. Sonraki yıllarda Tanrı Dağı Kırgız boylarının Müslümanlaşması ve yaşanılan bölgeler arasındaki mesafenin uzak olması nedeniyle Yenisey Kırgızları'nın ayrı bir kimlik benimsemesi ve Hakas adını kabullenmeleri sonucunu doğurmuştur. Hakaslar 18. yy'da Rus işgaline uğrayan Hakasya'da 1930'da Özerk bölge statüsüne kavuşmuşlardır. Hakaslar Budist, Ortodoks, Hıristiyan ve Müslüman inancına sahiptirler. Hakasça Uygur şivesine yakındır. Bugün bir yazı diline sahip olan Hakasların dil ve edebiyat enstitüleri vardır. Güney Sibirya'da yaşayan Hakas Türklerinin kullandığı Türk lehçesi, Türk dillerinin sınıflandırılmasında Doğu Türkçesi öbeğine girer. Hakaslar Çarlık döneminde zorla kabul ettirilen Kiril alfabesini Sovyet Devriminden sonra bırakıp Latin alfabesine geçmişler, ama 1939'dan sonra yeniden Kiril alfabesini kullanmak zorunda kalmışlardır. Moğolca ve Çince öğelerin de rastlandığı Hakasçanın sözcük dağarcığı daha çok ortak Türkçenin kelimelerinden oluşur. Hakaslar zengin bir halk edebiyatı geleneğine sahiptirler.


Nüfus

          Hakaslar eskiden göçebe olan Sibiryalı bir Türk halkıdır. Ama günümüzde bölge nüfusunun yaklaşık % 80'ini Ruslar oluşturur. Toplam nüfusu 514.295 olan Hakas Bölgesi nüfusunun ancak % 17.7'si Türk'tür. 1989 nüfus sayımına göre nüfusları 110.000 olan Hakas'lar başlıca Krasnoyarsk Kray'ına bağlı olan Hakas Bölgesi'nde yaşamaktadırlar. Hakasların Kırgız ve Sagay diye iki kolu bulunur.


İdari Yapı

          İdare merkezi Abakan'ın dışında Minusinsk kentinde bulunmaktadır. Güney Doğu Sibirya'da bulunan bu bölge, Rusya'nın Krasnoyarks vilayetine bağlıdır. Rusya'nın oluşumunda ve 18. yüzyılda Rusya'ya katılmış, 1930'da Muhtar Bölge olmuştur.


Ekonomi

          Hakas Muhtar Vilayeti'nde, ekonomik kaynaklardan kömür, demir, altın, mermer vb. sanayi hammaddesi zengindir. Ayrıca kereste işletme sanayi gelişmiştir. Ekonomi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Bitki üretimi de yeterli düzeydedir. Koyun ve keçi besiciliği hala önemli bir ekonomik etkinliktir. Son yıllarda alçak kesimlerde gerçekleştirilen sulama projeleri otlaklarda beslenen hayvan sayısını, ekili arazilerin yüzölçümünü ve başta buğday, yulaf, darı ve patates olmak üzere tarımsal üretimi artırmıştır. Rusların bölgeye yerleşmesine de etkili olan bakır madenciliği 18. yy'dan beri önemini korumaktadır. Abaza ve Teya'da zengin demir cevherleri; yukarı Çulım'da altın, Çemogorsk'ta kömür, Aksiz'de barit çıkartılmaktadır. Bölgede ayrıca bakır tungsten yatakları da vardır. Ormanlar önemli kereste kaynağıdır. 1980'lerin başında Yenisey Irmağı üzerindeki Sayanagorsk'ta yapılan 6.400 megavat kapasiteli hidroelektrik santralından Minusinsk Havzasındaki sanayi için gerekli enerjinin sağlanması planlanmış ve elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamaktadır.


Eğitim

          Hakas Muhtar Vilayeti'nde 269 ortaokul, 7 Anaokulu, 1 üniversitede bulunmaktadır. Anaokullarında 770, Ortaokullarda 91 bin, ülkenin diğer üniversitesinde ise 6500 öğrenci öğrenim görmektedir. Eğitim sistemi devletin mülkiyetindedir. Burada yılda 150 kitap, 1 dergi, 1 gazete çıkarılmaktadır. 250 kütüphane, 1 müze 1 tiyatro, 280 kulüp.




Karaçay-Çerkes Muhtar Vilayeti

          Yüzölçümü: 14.100 km2
          Nüfusu: 220.000
         
Başkenti: Çerkesk


Nüfus

          Nüfusu 2002 senesinde yapılan sayıma göre, 439.470'dür. Nüfusun %44'ü kentli,% 56'sı köylüdür. Etnik açıdan,nüfusun % 38.5'i Karaçay (169.198), % 33.6'sı Rus (147.878), % 11.3'ü Çerkes (49.591), % 7.4'ü Abaza (32.346) ve % 3.4'ü de Nogay'dır(14.878). Bu beş etnik grubun,Ortodoks Hıristiyan olan Ruslar dışında kalan dört grubu Sünni (Hanefi) Müslüman'dır. Beş dil resmi dildir, okullarda okutulur, Karaçay-Çerkes Devlet Üniversitesi'nde incelenir ve öğretilir. Yine bu beş topluluğun dilinde gazete, dergi, kitap, radyo ve televizyon yayını vardır. Karaçaylar, vilayetin başkenti Çerkesk ile doğusunda ve güneyinde yoğun olarak bulunurlar: Karaçay,Ust-Cegota ve Malo Karaçay rayonları. Ruslar başkent Çerkesk dışında, batıdaki Zelençuk ve Prikuban rayonlarında, Çerkesler ve Abazalar ise, kuzey batıdaki Küçük ve Büyük Zelençuk ırmakları vadilerini kapsayan Habez, Adige-Hable ve Abaza rayonları ile Çerkesk'te yaşamaktadırlar. Nogaylar ise en kuzeydeki Adige-Hable rayonunun kuzey düzlüğündeki altı köyde yoğun olarak barınmaktadırlar. 1959 yılından beri Rus nüfus sayısı ve oranı düşmekte, diğer dört grubun, özellikle Karaçaylarınki artmaktadır. Resmi diller Karaçayca, Rusça, Çerkesçe (Kabarday), Abazaca (Abazin) ve Nogayca.


Coğrafi Konumu

          Rusya'n›n güneybatısında, Stavropol bölgesinde bir vilayettir. Büyük Kafkasların derin vadi ve boğazlarla bölünmüş olan ve Dombay-Ulgan dağında 4.047 m'ye ulaşan kuzey uzantılarının arasında yer alır. Alp tipi çayırların arasından yükselen dağları kaplayan sık ormanlar, yükseklik arttıkça yerlerini önce kayalıklara, ardında da buzullara bırakır.


Tarih

          Karaçayların soylarının Hun ve İskitlere kadar uzandığı söylenmektedir. Bir Kıpçak boyu olan Karaçaylar, Balkarlar gibi uzun süre göçebe bir hayat sürdüler. 15. yy'dan 1812'ye kadar Osmanlı himayesinde Kabarday beylerine bağlı kaldılar. Ruslar 1812'de bölgeyi işgal ettiler. 1822'de Rus yönetimine karşı ayaklanan Karaçaylar, ağır bir yenilgiye uğradılar. 1905'te başlattıkları ayaklanma da başarısızlıkla sonuçlandı. 17 Kasım 1991'de Karaçay-Çerkes Muhtar Vilayeti'nin eski itibarı iade edilmiştir. Rusya, onlara haksızlık edilerek sürgüne gönderildiklerini kabul etmiş ve vilayetin itibarını iade etmiştir. Karaçaylar yabancı iradenin yoğun baskılarına rağmen, dil ve kültürlerini bütünüyle muhafaza etmeye çalışmışlardır.


İdari Yapı

          Çerkesler, üç ayrı soydan (Adige, Çerkes, Kabarday) oluşmakta ve genellikle şehirlerde oturmaktadırlar. Karaçaylar, Balkarlarla aynı dili konuştukları halde aynı idarî yapıyı paylaşmamakta, kendi özerk bölgeleri olan Kuban vadilerinin orta ve yüksek kısımlarında yaşamaktadırlar. Karaçaylar, Teberde, Üçköken, Dombay, Zelencuk bölgelerinde yoğun olarak bulunmakta, soy olarak Kumanlardan geldikleri söylenilmektedir. Karaçayların merkezi Karaçeyski'dir.


Ekonomi

          Karaçayların en büyük ekonomik kaynakları hayvancılıktır. Karaçay koyunu, Karaçay atı ve Karaçay köpeği dünyaca ünlüdür. Ülkede dağ turizmi, sağlık turizmi, av turizmi için olağanüstü güzel yerler vardır. Ayrıca Rusya Federasyonu'nun ikinci büyük çimento merkezidir. Bunun yanı sıra makine, elektronik saat fabrikası, yakut, kimya, uranyum madeni, altın, taşkömürü işletmeleri ekonominin yoğunlaştığı alanlardır. Ayrıca 100'den fazla mineral suyu kaynağı vardır. Sanayi esas itibariyle Çerkesk şehrindedir.


Eğitim

          Karaçay-Çerkes Muhtar Vilayeti'nde 231 ortaokul, 34 teknikum, 1 üniversite vardır. Yılda yaklaşık 79 bin öğrenci ortaokulda, 5100 öğrenci teknikumlarda ve 4100 öğrenci de üniversitede okumaktadır. Anadil ile eğitim yapılmaktadır. Her dört kişiden biri Yükseköğrenime devam etmektedir. Bölgede okuma-yazma oranı en yüksek ülkedir.

 

 

 

 

 

 
  Bugün 8 ziyaretçikişi burdaydı! TARİH KULÜBÜ (c) AHMET SEZGİN  
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol